Isparta merkezli 6 ilde gerçekleştirilen operasyonda aralarında eski SDÜ Rektörü Hasan İbicloğlu, eski rektör yardımcısı Süleyman Seydi, Hüseyin Akyıldız'ın bulunduğu 19 üniversite personeli ile Isparta'da örgüte finansal destek sağlayan çok sayıda iş adamı tutuklanmıştı.
Isparta Emniyetinin gerçekleştirdiği operasyonda tutuklananlar kadar, operasyondan bilgisi olup yurtdışına kaçan bir çok işadamı ve öğretim üyesi de kamuoyunda yankı uyandırdı.
Örgütün "As" kadrosu oluşturan bu kişilerin arasında iş dünyasından eğitim camiasına kadar çok sayıda isim bulunuyor.Örgütün Isparta'daki yapılanmasında en yüksekteki kişi olan Numan Tamer, aynı zamanda örgütün SDÜ'deki "baş imamı" olarak görülüyor, SDÜ'de görevlindirilecek öğretim görevlilerinden, üniversitede çalıştırılacak sözleşmeli personele kadar bir çok alanda işe alımlar, onun önünden geçiyor.Örgütle ilgili çok kritik bilgilere sahip olduğu değerlendirilen Tamer, örgüt lideri Gülen'in talimatıyla operasyondan hemen önce Amerika'ya, kaçtı.Şimdilerde Gülen'in özel doktorluğunu yapan Tamer'in SDÜ'den emekliliğini istediğini gelen bilgiler arasında.
Örgütün firari diğer "As"larından biri ise Kadıahmetoğlulları İnşaat'ın sahibi Hilmi Ünal Isparta Belediyesince yaptırılan Isparta Ticaret Kültür Merkezi'nin yüklenici firması olmasından dolayı Ispartalıların yakından tanıdığı Ünal, yine Tamer gibi örgüt lideri Gülen'in talimatıyla yurt dışında kaçtı. ITKM'nin yapım sürecinde örgütün bankası olan Bank Asya'da kredi çeken ve kredi karşılayan merkezdeki dükkanları bankaya ipotek ettiren Ünal, aldığı krediyi ödemeyerek, dükkanların bankanın eline geçmesini sağladı. Ünal'ın bankaya olan kredisini bilinçli şekilde ödemediği, bu şekilde örgüt yararına finansal destek sağladığı kamuyounda tartışılan konular arasında geliyor.
Yine Isparta'da örgütün "kasası" olarak görülen Mustafa Mete Dolmacı da firariler arasından bulunuyor. Opeasyondan 10 gün önce Amerika'dan gelen bilgi üzerine oğluyla birlikte Amerika'ya kaçtı. Dolmacı'nın Gülen'in Pensilvanya'daki malikenesinde olduğu iddia ediliyor.
Kamuyonda büyük yankı uyandıran bu opeasyon, her ne kadar Türkiye'deki etkisi çok fazla olsa da örgütün lider kadrosunun"kaçak" durumda olması vatandaşlarda operasyonların kararlılıkla sürdürülmesi gerektiği düşüncesi oluşturdu.
Örgütün pis işlerini yapanlarının tutuklanması vatandaşlar tarafından sevinçle karşılandı, ancak örgütün tepe noktasındaki kişilerin, pis işleri yaptırdığı örgütün diğer elamanlarını satarak, yurt dışına kaçması,örgütün aslında bir cemaat değil, karşılıklı çıkar ilişkisine dayanan bir ihanet şebekesi olduğunu gözler önüne serdi.
Hala bu örgütü "hizmet hareketi" olarak gören iyi niyetli vatandaşların, hareketin aslında devleti ele geçirme projesi olarak algılamaları en büyük arzumuzdur.