Avrupa Birliği'nin kozmetik ürünlerde iyi üretim uygulamasını şart koşması üzerine, Meyve Kozmetik Şirketi, Isparta'nın son marka değeri olan gülün geleceğini kurtarmak adına mevcut yatırımını erteleyerek, büyük bir fedakarlığa imza attı.
Avrupa Birliği'nin kozmetik ürünlerde iyi üretim uygulamasını şart koşması üzerine, Meyve Kozmetik Şirketi, Isparta'nın son marka değeri olan gülün geleceğini kurtarmak adına mevcut yatırımını erteleyerek, büyük bir fedakarlığa imza attı. Şirketin Yönetim Kurulu Üyesi Barış Gümüş, ' Şehre vefa borcmuzu ödedik. Artık Isparta'nın AB normlarına uygun örnek bir markası var' dedi.
FEDAKARLIK ÖRNEĞİ
Isparta'da uzun yıllardır kozmetik sektöründe faaliyet gösteren İşadamı Barış Gümüş, sektörün devi Sebat Gülyağı ve inşaat sektörünün deneyimli ismi Bülent Gündüz ortaklığında Happy Body markasıyla kozmetik ürünleri üzerine yatırım kararı alındı. Tüm planlamalarını yapan şirket, AB'nin kozmetik sektörüne iyi üretim uygulaması zorunluluğu getirmesiyle, büyük bir fedakarlık örneği sergileyerek yatırımı erteleme kararı aldı
ŞEHRE VEFA BORCUMUZ VAR
AB'nin bu düzenlemesinin Isparta'nın son marka değeri olan güle darbe vuracağını öngören şirket yetkilileri, üç ay içinde iyi üretim uygulamasını yansıtan Eglantine markasını ortaya çıkardı ve 5 mağazada ürünler satışa sunuldu. Şirketin Yönetim Kurulu Üyesi Barış Gümüş, "Bu şehre vefa borcumuz vardı. Biz Isparta'nın son marka değeri güle sahip çıktık. Artık Eglantine Isparta'nındır. Isparta sahip çıkarsa devam eder" diye konuştu.
Isparta'nın yeni kozmetik markası Eglantine'nin doğuş hikayesi oldukça ilginç. Sektöründe güçlü üç ismin ortaklığında hiç hesapta yokken doğan Eglantine markası bir anlamda, Isparta'nın son marka değeri gülün geleceğinin kurtuluşunu simgeliyor. Isparta'da uzun yıllardır kozmetik sektöründe varlık gösteren İksir Parfüm'ün kurucusu, şimdi de Meyve Kozmetik Şirketi'nin Yönetim Kurulu üyesi olan Barış Gümüş, bakın Eglantine'nin hikayesini nasıl anlatıyor;
SEKTÖRDEKİ DARALMA ONU ARAYIŞA İTTİ
"Bu işin asıl çıkış noktası, kendi işimizdeki pazarımızın daralmasıyla alakalı. 1999 yılından bu yana Isparta Merkez'de açık parfüm üretimi yapıyoruz. 2007 yılına kadar bu üretimimizi sadece İksir markasıyla yaptık. Fakat 2007 yılına gelince Türkiye'de açık parfüm işine yatırım fazlalaştı. Birçok kurum girdi bu işe. Bu kurumlar girdikten sonra pazarda tutunmak adına nitelikli bir ürün üretmektense daha ucuz ürünleri tercih ettiler. Pazarda müşteri profili oluşturabilmek için. Çünkü baktılar ki 7-8 senedir bu işi yapan insanlar var. Bu pastadan nasıl pay alırız denmeye başlandı ve bunun formülünü Çin'den ucuz ambalaj getirerek ucuz açık parfüm üretmeye başlayarak buldular. Süreç böyle devam edince 2007'de baktık ki İksir kullandığı İtalyan şişeden %100 doğal esansına kadar Türkiye'nin hem perakende hem de toptanda en pahalı markası konumuna düştü. Dolayısıyla ucuz pazarda biz faaliyet gösterememeye başladık. Rakiplerimizle rekabet gücümüzü kaybettik. Böyle olunca 'Acaba İksir'i mi ucuzlatalım ya da bu pazarda da faaliyet gösterecek ikinci bir marka mı dizayn edelim? dedik. Madem sektör bizi bu sektörün Mercedesi konumuna düşürdü biz bu rolümüzü koruyalım varsın ürünlerimiz onbinlerce satılmasın daha az insana daha nitelikli parfüm satalım istedik ve İksir'in profilini bozmadık.
İKSİR'İN PORTFÖYÜNÜ BOZMADI
Ancak ucuz pazar için de bir marka üretilmesi gerekiyordu Bunun içinde Samy's diye bir markaya karar verdik. 2007'de Samy's ile ticari faaliyete başladık. İksir selektif pazarda pahalı ve nitelikli ürünleri, Samy's de ucuz pazarda faaliyetlerine devam ediyor. Bu pazara girince de yeni handikaplarla karşılaştık. Isparta'da 2 açık parfüm mağazası açabilirsiniz. 3 açabilirsiniz, çok zorlarsanız 5 tane açabilirsiniz. Buna aslında gerek yoktur. Ama pazar hakimiyeti kurmak adına açabilirsiniz. Fakat sizin rakibiniz İstanbul'da çalışıyorsa, sadece İstanbul'un semtlerine kursa 40 tane açar. Biz Isparta'da üretici olduğumuz için kendi mağazalarımızı açamadık. Çünkü sehirde böyle bir profil yoktu. Dolayısıyla diğer rakip firmalar büyük şehirlerde bu işi yaptılar ve kendi semtlerine kendi bölgelerine çok mağaza açtılar ve buradan dökülen sermaye hırsıyla da şehir dışında Anadolu'ya yayıldılar. Sonra zaman geçti, 2011 geldiğinde açık parfüm artık Türkiye'nin hemen hemen heryerinde oldu. Son derece kısırlaştı. Aç pazarları bulmak zorlaştı. Biz bu arada ihracaat faaliyetlerine yöneldik ve yurt dışında yaklaşık 13 ülkeye ihracat yapmaya başladık. Bu ihracatlarımız dönemsel olarak devam ediyor. Şu an en büyük ihracatımızı Litvanya'ya yapıyoruz. Litvanya'da 8 satış mağazamız var İksir olarak ve pazar lideriyiz.
NE YAPABİLİRDİM DİYE SORDUM
2011 yılında kozmetik adına ne gibi faaliyetlerde bulunabiliriz diye düşünmeye başladık. Kendi kendime cebimde 1 milyon TL para olsa ve bir danışmanlık firmasına gitsem ve desem ki benim bu kadar param var. Ben Türkiye'de kozmetiğe yatırım yapmak istiyorum. Ne yapabilirim? Lütfen bana en doğru yatırım modelini getirin desem acaba nasıl bir çalışma alırız diye sordum. Eğer 1 milyon TL'nin küçük bir kısmını riske ederek yani 50-100 bin arası bir para harcayarak bir kozmetik yatırımı yaparsanız Türkiye'de yapabileceğiniz iki iş var. Biri açık parfüm mağazası açabilirsiniz ikincisi de eğer kozmetik şehrinde bu işi yapıyorsanız Isparta gibi, bir gül mağazası açabilirsiniz. Açık parfüm mağazasını bu paraya açabilirsiniz ama pazar dar, para kazanma şansınız yok. Dolayısıyla rantabl bir yatırım değil. Yerel bir kozmetik ürünü satmak için mağaza açabilirsin, ama bunda da o şehirde yaşayan bir insan olman gerekiyor. Ya da gül mağazasını Çorum'a açtığınız zaman Isparta'daki gibi bir refleks alma şansın da yok. Dolayısıyla bunu geçtik.
RANTABL DEĞİLDİ
300-500 bin TL bandında bir para harcadığınızda Türkiye'de yapabileceğiniz bir kozmetik işi toplama bir kozmetik mağazasıdır. Ben bu işi de yaptım. Cosmocos markasıyla. Orada size tedarik yapan firma var. Ulusal markalar, Türkiye genelinde neredeyse 2 milyon satış noktaları olduğu için burnundan kıl aldırmıyorlar. Diyorlar ki 'Kardeşim benim malımı yüzde 10 karla satarsan sat' diyor. Ama sen bu kadar yatırım yapacaksın ve bu kadar az bir kar marjıyla çalışacaksın. Bu da rantabl değildi. Kaldı ki son dönemde 2010 yılından bu yana bu tür toplama kozmetik mağazası da Türkiye'de inandırıcı bir iş olmaktan çıktı. Gerekçesi de buna da gross marketler, ulusal marketler girdi. Dolayısıyla böyle bir pazarda da kozmetik yatırımı yapmak doğru değil. O halde biz bu 1 milyon TL'nin tamamını harcayalım. Ne yapabiliriz dediğimde A+ bir ürün satma şansım vardı. A Plus mağazacılık. Türkiye'de 3 firmada var. Kim bunlar ne satıyorlar? Georgia Armani satıyorlar, Gucci satıyorlar. Bir parfüm 300 TL. Bir krem 150 TL. Bir duş Jeli 40 Avro. Bu tarzda en pahalı ürünlerin satıldığı bir A Plus mağaza açabilirdim. Evet bu karlı bir iş. Ama bu parayı verecek insan az bu ülkede. Isparta'da olur mu? Satamayız. Gideceksin açacaksın İstanbul İstinye Park'ta. Dolayısıyla karlı fakat müşterisi az olan bir sektör ve yatırım maliyeti çok olduğu için bu iş de mantıklı değil.
SADECE GÜL ÜRÜNÜYLE SERÜVEN YÜRÜYEMEZDİ
Tüm bunlardan sonra 50 bin TL ile 1 milyon TL arasında bir kozmetiğe yatırım yapma gönüllüsü biri olarak iki elimizi başımızın arasına aldığmızda şunu söyledik. Türkiye'de kozmetiğe yatırım yapılmaz. Yok, bitmiş. Ama böyle olamaz. Devam etmeli. İşte burada ne yapabilirizden yola çıktık. Bu Ar-Ge'nin neticesinde ülkemizde yaklaşık 100 mağazaya ulaşmış ulusal firmalar olduğunu gördük. Derinden geliyorlar. İstanbul, Ankara ve İzmir'de. Bunlar ne yaparlar dedik. Bunlar kişisel vücut ürünleri; insanların temek kozmetik ihtiyaçlarını satarlar. Peki bu adamlar dünyanın 4 bir tarafından kalkıp da Türkiye coğrafyasında Arabistan'da İtalya'da, İngiltere'de bunu nasıl yapabilirler? Baktık ve gördük ki bizim Isparta'da yapmış olduğumuz gül üretimini zenginleştirerek bunu yapıyorlar. Biz de İstanbul'a gidip bir gül mağazası açtığımızda Isparta'daki gibi bir refleks alamıyoruz. Nedeni çok basit. Çünkü gülün kullanıcı skalası çok dardır. Bugün bir genç delikanlının veya kızın gül suyu kokmasını sağlayamazsınız. Ama aynı insanlara bu ürünün çileklisini verirsen, şeftalilisini verirsen karpuzlusunu, çikolatalısını, kavunlusunu, önüne koyarsan bir teyzemiz gül alır bir arkadaşımız hindistan cevizli gruptan alır. Anladık ki gül kişisel bakım ürünlerinin küçük bir skalasıdır. Siz bölgenizde meşhur bir marka olduğu için bu ürünü satarsınız. Ama Isparta coğrafyasının dışına çıktığınızda sadece gülle bu serüvenin yürümeyeceğini gördük ve zenginleştirmemiz gerektiğine inandık. Türkiye'de dev firmaların karşısında biz de varız diyecek bir yerli üreticinin olmadığını da gördük. Çünkü bu kadar çeşit ürünü bu kadar çok meyveyi bu kadar çok çiçeği farklı farklı ürünlerde kullanmak ambalajlar yapmak etiketler tasarlamak bizim ülkemizde çok zor. Bunun mutfağını oluşturmak çok zor. Bunun için 3-5 inanan adamın bir araya gelmesi gerekiyordu. Acaba bunu yapabilirmiydik? Bu ürünleri Ispartamızda üretmek ve mağaza açmak için yaklaşık 2 milyon TL'lik bir yatırıma ihtiyaç olduğunu hesap ettim. Bu hesabın üzerine bir şirket modeli ortaya koydum.Bu modelde bu şirketin markalarını belirledik, Happy Body yani Mutlu Vücut diye bir markanın tescilini aldık. Aynı zamanda bu projemi BAKA'ya da sundum Ajans bu projeyi de destekleme kararı aldı. Onların sayesinde biran önce makine parkurlarımızı kurmaya başladık. Biraz Baka'dan faydalandık. Biraz kendi sermayemizden faydalandık ve bu işleri yapmaya başladık. Ama sonradan sonraya farkettim ki bu 2 milyon TL'nin tamamını ben kendim harcarsam bu ürünleri çıkarabilecek bir seviyeye gelebilirdim. Fakat bugüne kadar kazanımım olan bütün ticari değerlerimi kaybederdim. Yani tek bir kurşun atacak gücüm kalmazdı. Böyle olunca bu işi daha kalabalık bir ekiple yapmam gerektiği bu pastayı paylaştırmam gerektiğine inandım ve bundan yola çıkarak da bu kişinin kimler olabileceği tespiti noktasına gittim.
ORTAKLIĞIN DOĞUŞU
Bu işe en uygun şirket Sebat Şirketiydi. Çünkü firma, dünyanın en büyük gül suyu üreticisi. Şehrimizin bir markası ve 50 ülkeye ihracat yapan bir şirket. Kozmetik üreticisi devlere gül yağı ve konkret satıyor. Uluslararası fuar tecrübesi olan ciddi bir altyapısı olan bir firma. Bu projeyi onlara anlattım. Isparte'nın bir kozmetik başkenti olması için bir adım atsak dedim. Sebat Şirketi'nin ortakları Hasan ve Süleyman Kınacı projeye destek oldular. Daha sonra bizim başımızda bir ağabey olsun dedik. Buna uygun model de Isparta'da 1998 yılından bu yana taahhüt işiyle uğraşan Gündüz İnşaat'ın sahibi Bülent Gündüz'e projemizi açıkladık. Onun tecrübelerinden vizyonundan yararlanmak istediğimizi söyledik. Bülent Ağabey'in de gelmesiyle İksir Parfüm, Sebat Gülyağı ve Gündüz İnşaat ortaklığında Meyve Kozmetik Şirketini kurduk. Yurtdışı alımlarına başladık. Makine parkurlarını oluşturduk. Üretim sahamızı genişlettik. Happy Body markasıyla (Mutlu Vücut) İstanbul'da bir genel müdürlüğün bu yılın 9. ayında kurulmasına kadar tüm planlarımızı tamamaldık.
BİR YIL İÇİNDE GEÇİN DEDİLER
Tam bu işler ilerlerken, biliyorsunuz biz AB'ye aday ülkeyiz. AB'nin uyum paketine her sektörün uyma zorunluluğu var. AB'de kozmetikçilerin uygulamalarını, çalışmaların belirleyen IFRA diye bir kurum var. Bu kurum, 47. Regülans diye bir düzenlemeye gitti. AB'ye üye ve aday olan ya da AB ülkelerine kozmetik ihracatı yapan firmalar güvenli ürün denetimi yapmak zorundadır denildi. Yani o ürünü pazara çıkramadan önce o ürünün güvenliğine ilişkin dermatolojik testlerini yapmak, mikrobiyolojik yüklerin ölçümünü yapmak, deneylerini yapmak ve bunların bilimsel bir tabloda açıklamasını yapmak zorunluluğu getirildi. Bunları yaptıktan sonra Brüksel'de bir merkeze sonuçları bildirip buradan CPMP numarası alınması zorunluluğu getirildi. Eğer ürün üzerinde bu numara yoksa AB ülkelerinde dolaşamaz, hatta aday ülkelerde üretilemez denildi. Bunun üzerine Sağlık Bakanlığı bizleri çağırdı. Türkiye'nin dört bir tarafındaki üreticiler Ankare'da toplandı. Orada bize 'bundan sonra bir kozmetik firması bir ilaç firması kadar sıhhi olmak zorunda. Kozmetiğe iyi üretimi uygulmaları modeli getiriyoruz. Sizlere süre veriyoruz. Bir yıl içinde şirketlerinizi dizayn edin. Gücü olmayanlar ortak olsun ya da bu sektörden çekilin dediler.
EGLANTİNE YABAN GÜLÜ DEMEKTİ
Isparta'ya döndük. Hemen yönetim kurulu toplantısı yaptık. Evet biz güvenlik değerlendirmelerini yapacağız ama şehrimizin son marka değeri gül. Gül ürünleri böyle bir uygulamaya maruz bırakılırsa pazardaki arkadaşlar kısa sürede bu işe hemen refleks göstermeyebilir, çabuk revize olmayabilirlerdi. Biz bu şehrin çocuğuyuz. Burada doğduk. Burada para kazandık. Yatırımı da burada yaptık. Güle sahip çıkmak zorundayız diyerek Happ Body projesini 2014 yılı sonuna kadar durdurduk. 2.5 yıllık emeğimizi bir kenara koyduk. Harcadığımz 800 bin lirayı unuttuk. Isparta'ya bu düzeyde bir gül kozmetiği getiriyoruz. Bu bizim bu şehre borcumuz dedik. Bu marka ne olmalı diye düşündük. Isparta gülü yaban gülü serisinden gelen RosaDamascena diye literatürde belirtilen güldür. Bu gül grubunun isimlerinden biri de Eglantine'dir. Eglantine, yaban gülü anlamına geliyor. Böylece bambaşka, ulusal yüze uygun Avrupa'ya ihraç edilebilecek, Türkiye'nin her tarafında insanların hediye edebilecekleri kozmetik ürün çeşidi yapalım dedik. Şehri dolduralım şehrin her yanında bu nitelilki kozmetik ürünlerini hem Isparta'ya hem Türkiye'ye satalım dedik.
BUNU YAPMAK ZORUNDAYDIK
Bu şehirde biz üretim yaptık. Bu şehrin insanları bize sahip çıktı. Şehrin son marka değerine de bizim sahip çıkmamız grekiyordu. AB'nin uyum sürecine hızlı şekilde adapte olmuş şehirde bu uygulamalar gündeme geldiğinde bu sektörü öldürmeyecek, mağazaları kapattırmayacak, burada değişim başlamış denilmesini sağlamak amacıyla bu adımı attık. Biz bunu bu pazardaki insanlar ölsün diye yapmadık. Örnek olsun diye yapmadık. Birileri yarın çıkıp geldiğinde birileri yapmış dediklerinde 'Bizim meslektaşlarımız da yapacak. Bu ürünlerin hepsi güvenlik değerlendirmeleri yapılmış ve sizin normlarına uygun ürünler haline gelebileceğini söylemek adına bu yatırımı yaptık ve buna inandırmak içinde bir değil 5 mağaza açtık.
ISPARTA GÜLÜNÜN YENİ MARKASI
Bugün, ilin en prestijli otelinde en prestijli AVM'sin'de Eglantine var. Mimar Sinan'da, Otogar'da Eglantine var. Şu anda 18 çeşit ürünle çıktık. Kişisel bakım ürünleri olarak vazelin, aseton, temizleme losyonları, sıvı sabun, gül lokumu gül reçeli gibi ürünlerle pazara girdik. Yıl sonuna kadar 8 satış mağazasına çıkacağız. Ayrıca Keçiborlu'dan Eğirdir Konya çıkışında Antalya çıkışına kadar olan bölgedeki dinleme istasyonlarında, marketlerde, mini kornerlar oluşturacağız. Bir kişi şehrin her yerinde Eglantine'ye rastlayacak. 6. aydan itibaren ikinci etap çalışmasını böyle başlatıyoruz. Üçüncü etap çalıması da Ağustos ayında bayşlayacak. Yarım kalmış Happy Body projesi tekrar faaliyete girecek İstanbul'a Genel Müdürlük açılacak. Meyve Kozmetik, Happy Body ve Eglantine genel müdürülğü oluşturulacak. Burada pazarlama departmanı oluturulacak. Oradaki ekip İstanbul'dan gros marketlere, ıtriyat depolarına eczanelere kozmetik mağazalarına bu ürünleri konumlandıracaklar. Biz Happy Body projesiyle gül ürünlerini satmaya çaılaşacağız. İlk çıkışta 124 kalem ürünle çıkıyoruz. Yaklaşık 1 milyon ambalaj getirdik. Etiket tasırımlarımızın hepsi hazır. Biz bir ürünü çıkarmak üzereyken bu şehre vefa borncumuzdan ötürü bu projeyi çıkardık. Üç ayda hızlı bir şekilde ani bir yatırımla bu iş yapılmıştır. 'Isparta Gülünün yeni markası Eglantine' ifadesi boşuna değildir. Biz Isparta'nın son marka değeri olan güle sahip çıktık. Siz de gülünüzün son markasına sahip çıkın. Biz şirket olarak görevimizi yaptık. Avrupa'nın istediği nitelikte ürün çıkardık. Artık bu ürün sizindir. Isparta'nındır. Isparta sahip çıkarsa devam eder.
KAYNAK: EXSPRESS