Sayacılık mesleği bitti
Haber/Gamze HAN - Isparta’da 56 yıldır sayacılık yapan Ahmet Akçakoca (70), makineleşmenin ardından mesleğin yok olma noktasına geldiğini belirterek, “Eskiden sabaha kadar çalışsan, çalışacağın kadar iş vardı. Şimdi iş kalmadı” dedi.
Dikiş makinelerindeki ışığın, mesleği icra edenler için göz problemi oluşturduğunu söyleyerek, açıklamasında; “Eskiden bu meslek çok iyiydi. Önceden 10 takım dikerken şimdi ise 1 takım dikiyorum. Sayacılık aslında zor bir meslek. Ayakkabıcılığın en zorlu mesleğidir. Ayakkabıyı oluşturacak deri parçalarını kalıba göre dikiyoruz. Kalıba göre kesip söküyoruz. 100 parça geliyor 1 takım için. Bu parçalar birleştikten sonra 1 çift saya oluşuyor. Akşama kadar 10 çift saya dikiyoruz. Olursa dikiyorum olmazsa dikemiyorum. Gelen ürünler eski tarz tercih edilen sivri kunduralar oluyor. İş çok azaldı, şimdi iş kalmadı. Eskiden sabaha kadar çalışsan çalışacağın kadar iş vardı. Gece 1-2'ye kadar çalışıyorduk. Geçmişten günümüze bu meslekte yedik içtik çok şükür. Fakat günümüzde bu meslek makineleşti. Fabrikalar spor ayakkabılara önem verdi ve bu şekilde günümüz ayakkabı meslekleri değişti. Bu da sayacılık mesleğini öldürdü. Fabrika ayakkabısını 3 gün bizlerin elinden çıkanları 5 gün giyersin. Daha dayanıklı olur. Bunlar ilmek ilmek işlenen dikkatlice yapılmış ürünler olduğu için dayanıklılığı fabrikasyon ürünlere göre daha fazladır. Fakat şimdi talep de kalmadı. Bir tane müşterim var o gelmezse ben de bırakacağım. Kunduracı malzemeyi keser getirir biz de dikeriz. Bu iş çok zordur. Biz bir ipliği 3 liraya alırdık şimdi 300-450 lira oldu. Kullandığımız bir ilaç var 75-100 liraya alırken geçenlerde Bin 300 liraya aldım. En zoru bizdedir ayakkabıcılığın. Derinin parçalarını kalıba göre dikip kunduracıya teslim ettikten sonra herhangi istenmeyen bir dikiş durumunda tekrar sökmek durumunda kalıyoruz. Bu da dikmekten daha zordur. Dikiş makinesinde bizim dikiş yaptığımız yeri görebilmemiz için lambalar oluyor. Bir doktor arkadaşımız sağ olsun beni o lambayı çıkarmam için uyardı. Açık alanda çalışmam konusunda öneride bulundu. Çünkü gözleri bozuyor. Bu işleri yapan çoğu kişinin de gözleri gözlüklüdür zaten. Bu mesleğe gençlerden bir ilgi yok. Zaten 18 yaşına kadar okul mecbur oldu. Bizlerden sonra çekirdekten yetişen olmadığı için kimse kalmayacak. Ben 2 tane çırak yetiştirdim. Fakat bu işi işlemediler. Bir çırak bu işi en az 10 senede öğrenebilir. Benim çıraklık sürecim zor geçti. Fakat ustamla aram iyiydi’’ dedi.