ADAM GİBİ FESTİVAL YAPMAK
İnsanlar günlük yaşam mücadelesinin içinde hayatın yükü altında yorgun düşmekteler. Çünkü hayat zor. Yaşam mücadelesi insanları çok yoruyor. İnsanlar bu yorgunluklarını şenlik, festival ve bayramlarla yılda birkaç sefer bile olsa atmaya çalışmaktadırlar. Bu, toplumların doğasında var.
14 Mayıs 2012 Pazartesi 17:48
Yaratıcı, çalışmayı ibadet kabul ettiği gibi dinlenmeyi ve ölçülü eğlenmeyi fıtrat gereği ihtiyaç hissettirmiştir. Dinimizde bunun karşılığı bayramlardır. Ayrıca toplumumuz şehrin özgünlüğünü öne çıkararak bir araya gelmek adına festivalleri, şenlikleri ve diğer etkinlikleri vesile yapmışlardır. Bilecik ve Söğüt’te her sene düzenlenen tarihi şenlikler, Konya’daki Mevlana Şenlikleri, Karadeniz’de yapılan Yayla Şenlikleri, Antalya’da yapılan Altın Portakal Festivali, Adana’da Altın Koza, Fransa Cannes’da düzenlenen Altın Palmiye Festivali, İstanbul’da düzenlenen Altın Lale Festivali bunlara örnektir.
Festivali ile tanınan bilinen şehir ve kentler, içinde yaşayan insanların adına katma değer kazanır. Geleneksel olan festivaller her yıl düzenlenir ve yakın-uzak herkesin ilgisini çeker. Nasıl ilgi çeker? Festivalin yapılma gerekçesinin gerçekleşme başarısına göre. O kadar olur ki, tüm dünya Cannes film festivalini ve Brezilyadaki festivalleri bekler ve tatilini ona göre düzenler.
Ispartamızda düzenlenen Gül Festivalleri, düzenleyen her belediye başkanı için “günü kurtarmak ve yapmış olmak için yapmaktan” öteye maalesef gidememiştir. Bu seneki festival de, geçen sene yapılmamış olmasının mahcubiyeti ile (geleneksel adı da tehlikeye girdi) biraz hareketli yapılmaya çalışılmış. Bir gün öncesinde Türkçe Olimpiyatlarından bir bölüm olacakmış. Ne güzel. Fakat bu Isparta’nın reklamı ve beklentileri adına yaralara merhem olur mu, bekleyip göreceğiz.
Ülkemizde Isparta denince akla hala halı ve gül geliyor ki, festivalimizde bu iki öğe gündeme sanki bilinçli olarak getirilmiyor mu, diye kendime soruyorum? Gül Festivali neden belediyenin kucağına itilir? Devletin diğer kurumları ve esnaflar neden destek vermezler? ITSO ve BORSA ve GÜLBİRLİK festivalin neresindedirler? Adı geçen tüm kurumlar ortaya koyulan festival taslağından memnun değiller mi? Değil ise, daha iyi ve yararlı festivaller yapılması için fikir ve çözüm anlamında neden katkı yapmazlar? Yoksa yaptılar da sayın başkanım bunlara ilgi mi göstermedi? Buradaki espri, devletin verdiği maddi kaynağı en rahat harcama pozisyonunda olan belediyeler olduğu için mi? Yani diğer kurumlar, kaynağı biz harcamayalım, hesabını vermesi zor oluyor deyip, belediye harcadığında sorumluluğu üstlerinden atmış mı oluyorlar? Belediye harcadığı zaman hazineden değil de başka bir yerden mi karşılanmış gibi gelmektedir giderler? Yoksa belediyenin mevzuatı bu işe daha uygun ve kolay olduğu için mi?
Belediye başkanı halkın orta yaş ve genç katmanlarına hitaben birer ağır sanatçı (!) davet ettiğinde şehrin tanıtımı adına görevini yapmış mı kabul edilmelidir? Gül ve halıdan kendince geçinen tarım işçileri ve emekçileri, festival günlerinde dahi çalışıp didinirken, onların adına festival yaptığımızda vazifemizi yapmış olma rahatlığına ereceğiz mi? Hepimiz böyle yapmakla gece-gündüz bu ülkenin bir yerlere gelmesi adına, milli gelirin yükselmesi adına mücadele edenlere, hükumetimize ve devletine vergisini veren sade vatandaşımıza, yani doğru ve dürüst yaşam mücadelesi derdinde olan diğer insanlarımıza karşı, kendi kendimize karşı ayıp etmiş ve kendimizi kandırmış olmuyor muyuz?
Dünyada gül adına festival yapan tek rakibimiz Bulgarlar. Ama bu işi profesyonel yapıyorlar. Gül mevsiminde 40-50 bin Japon turist çekerek işi katma değer boyutuna getirmişler. Amerika’da Pasedena eyaleti kozmetik (aromalı-kokulu) gülleri olmasa dahi gül festivali yapmaktadır. Hem de adam gibi festival. Halı doğrusuyla-yanlışıyla bu şehrin simgesi olmuş. Halıyı el halısı imalatına dönüştürmeli. Bugün için hem İran ve hem de Afganistan’ın el dokuma halılarına dünya değer biçemiyor. Ülkemde ise Bünyan, Milas, Ladik gibi hala halısıyla özgün marka şehirler var. Yani bu şehirler halıları ile yaşıyorlar. Isparta olarak "halı" anlamında benim neyim eksik? Halımızı yaşatmayı başaramaz mıydık ki? En küçük krizde bütün malımızı nakite çevirip kolay yol rantiyeciliğini tercih ettik. Ama olmadı, Gaziantep gibi halıda marka olmuş şehirler gibi büyük halı endüstrisini kurmayı başardılar. Geçmişte halıdan büyük sermayeler yapmış dört büyük iş adamımızı bir araya getirip Ispartamızda da halı sanayinin gelişmesi noktasında birşeyler yapamadı. Yapılacak şey, gerek siyasiler, gerek ticaret odası, gerekse yerel yönetimler olarak, kendisini bu yükün ağırlığı altında ezildiğini hissederek en kötü şartlarda bile mutlaka yapılacak bir şeyler olduğu bilinci ile hep birlikte harekete geçmektir. Baktık ki olmuyor Gaziantep’e gidip KONUKOĞLU’na işi danışmak lazım. Kimin sözü ve nazı geçiyorsa, hangi kişi, kurum ve siyasiler olursa olsun bu konuda durumdan vazife çıkarsınlar. İnanın bu şehir için her şeye değer. Bunun için yeteri kadar kaynağımız var. Bankalardaki paralarımız var. Hala neden teşvik teraneleri yaparız ki?
Bir diğer değerimiz olan Gül’ü marka yapmayı Gülbirlik başardı. Bu her türlü takdirin üstünde. Çünkü şehrimizi bütün ülkede ve dünyada naturel özgün ürünler ile temsil ediyor. Biz de herkese gururla tavsiye ediyoruz. Burada çok gecikmiş de olsa bir itirafı takdir etmeden, tebrik etmeden geçemeyeceğim. Tabaklar odası eski başkanımız Ahmet DEMİRKAZIK beyin geçen hafta AKDENİZ gazetesinde vermiş olduğu “250 milyon TL’ye alınan makine alındı. 2,5 milyon TL’lik elektrik bağlantısı yaptırılamadı. Alınan makinalar depolarda çürüdü. Yok böyle bir trajedi. Isparta’da birlikte iş yapma kültürü yok.” beyanatı hepimize koca birar nasihat olmalıdır. Hep böyle mi olacak bu şehrin hali? Memleket sevdalısı kimse yok mu bu ilde?
Yapılacak iş, yapacaklarımızı profesyonelce yapacakları bulmak için çalışmalıyız. Her şeyimiz var. Kıvam eksiği dışında. Şehrimizin gelişmesini ve ilerlemesini dert edinen idarecilerimize duyurulur. Teşvik-meşvik hikaye. Sahi, devlet bizi teşvikte neden gerilere itti? Hal-i pür melalimize bakıp, karar mı verdi yoksa? Ben kendimi sorgulamaya başladım. Darısı herkesin/hepimizin başına…
İsmail TANIŞMAN
Isparta Belediyesi Meclis Üyesi
DİĞER HABERLER