AĞUSTOS BÖCEĞİ İLE KARINCA

Ağustos Böceği ile karınca

30 Kasım 2023 Perşembe 13:30

Malum hikâye, koca bir yaz mevsimi “etrafımda neler oluyor, kimler neler yapıyor, dünya nasıl dönüyor” diye hiç dertlenmeden geçiren cırcır böceğimiz, yaz boyunca yan gelip yatmış, saz çalıp eğlenmiş ve kışın geleceğini aklından bile geçirmeyip rızkının peşine düşüp birikim yapmamış. Ta ki ne zaman kış gelince, erzakı da olmadığından aç kalmış ve komşusu karıncadan çaresizce yardım istemiş. Karınca da “sen neden koca bir yaz boyunca çalışıp rızık peşinde koşmadın, şimdi de git, yazın yaptığın gibi saz çalıp eğlen, bu da sana hayat dersi olsun” diyerek, yardım etmemiş…

İnsanoğlu sosyal bir varlık olarak fıtratı gereği diğer insanlarla bir arada yaşama ihtiyacı duyar. Büyükler bu yüzden derler ki, “yalnızlık Allah’a mahsustur”. Allaha inansın veya inanmasın her insan, diğer insanlarla birlikte bir anlam ifade eder. İyi günde ve kötü günde insan yanında hep birilerini arar ve bekler, onlarla acısını ve sevincini paylaşarak huzura ermek ister. Devletler ve milletler de aynen böyledir. Koskoca bir köye dönen dünyada, irili ufaklı bütün ülkeler insanının hayat standardını yükseltmek, güvenliklerini sağlamak, ürettiklerini satmak ve ihtiyaçlarını karşılamak için var güçleriyle mücadele peşindedir hep.

Buna rağmen insanoğlu, yaşamı için lazım olan her şeyi kendince yapıp etmesine karşın, kontrol edemediği kendisi dışındaki faktörler yüzünden hastalıkla, açlıkla, yoksullukla, fakirlikle, düşmanlıkla, yalnızlıkla, işsizlikle, kaza ve belalarla, afetlerle ister istemez karşı karşıya kalmakta. Yani her şey insanın istediği ve planladığı gibi olmuyor. Hem de çok istemesine ve çok çalışmasına, çok planlamasına ve önlem almaya çalışmasına karşın. Nihayetinde de kendi iradesi dışındaki faktörler karşısında çoğu zaman çaresizleri oynamakta…

Sonuçta, insanın bu kadar plan ve programına karşın Yaratıcının da, bir kader planının olduğu er-geç ortaya çıkıyor… Bütün insanlık, kararın üstündeki karar gereği binbir çeşit dünya meşakkati ile karşı karşıya. İnançsız insanlar bile başlarına gelen sıkıntı ve bela karşısında ağlayıp sızlayıp feryat ederken, başına gelenlere kendince sebep, sonuç ve referans göstereceği bir nokta, bir adres aramak zorunda kalıyor…

Bütün bu söylediklerimizden hareketle İsrail’in yaptığı zulümlere ve katliamlara bakacak olursak evet, bu zulüm eninde sonunda bitecek. Ama onbeş gün sonra ama bir ay sonra. Ateşkes başladı, esir takası devam ediyor. Şimdilik zorluk ve yokluk ile imtahan olan sadece Filistin ve mazlum Filistin halkı gibi gözüküyor.

Amerika ve Batı’nın İslam coğrafyasında oluşturduğu çıbanbaşı, koltuk değneği ve yaramaz kardeşleri İsrail, acımasızca ve vahşice Filistin’e karşı orantısız güç kullanıyor. Buna karşın, zulme rıza göstermeyen başta Türkiye ve bazı İslam ülkeleri olmak üzere diğerleri de şimdilik (kendi iktidarları adına) savaşa girmeden taraflar için çözüm arayışındalar.

Bu zülüm karşısında Cumhurbaşkanımızın İslam İşbirliği Teşkilatında haykırışı, Filistinliler ile aynı ırktan olan Katar ve Mısır’ı harekete geçirdi nihayet. Ateşkes sürüyor ve esirler de takas ediliyor. Şimdi akıllara “Bu İsrail sorunu ve İsrail zulmü beni bağlamaz, ben kendi işime bakarım” diyenler geliyor. Onlar için iki şık veya seçenek var ortada…

Bir… Bugün tuzu kuru olup kendi sevdasında olanlar, yarın bu türden bir belanın içinde kendilerini bulduklarında, ağustos böceği ve karınca hikâyesindeki pozisyona düşeceklerini bilmeleri gerek…

İki… Zalimin karşısında tuzları kuru olan ve olmayanlar ancak hep beraber elele vererek, ayağa kalkarak durabilirler… Çünkü zalimin kendi çıkarı için not defterinde mazlum diğerlerinin isimleri mutlaka vardır. Sıra er-geç diğerlerine de gelecektir. Çünkü zalim için çıkar esastır. Renk, din, inanç onun için farketmez. Unutmamak gerek…

Evet, dünya barışı için, en makul duruş ikinci şıktır. Zalimin karşısında dururken yapılan maddi-manevi her türlü duruş, yarınlarda muhtemel bir mazlum olma durumunda hem Allah’tan hem de diğerlerinden medet umma adına gerekli bir pozisyondur. Yani kendi kabuğuna çekilip, ağustos böceği misali hiçbir şey olmamış gibi kendi konforumuzdan hiçbir taviz vermeme hatasına düşenler, karıncanın kapısından kovulan ağustos böceği olma ihtimalini asla pas geçmemelidir. Kalın sağlıcakla…

İsmail TANIŞMAN

DİĞER HABERLER