Anadolu’nun binlerce yıllık su kültürü kitap oldu
Anadolu’nun binlerce yıllık su kültürü ABD’nin Florida eyaletinde yaşayan sanatçı Margaret RossTolbert’in girişimiyle başlatılan Proje-Su adlı çalışmayla kapsamlı bir kitaba konu oldu. Kitapta, Isparta coğrafyasına da yer veriliyor…
Yusuf Yavuz
Anadolu’nun binlerce yıllık su kültürü ABD’nin Florida eyaletinde yaşayan sanatçı Margaret RossTolbert’in girişimiyle başlatılan Proje-Su adlı çalışmayla kapsamlı bir kitaba konu oldu. Bilim, sanat ve edebiyatın bir araya geldiği disiplinler arası bir çalışmanın ürünü olan 440 sayfalık Proje-Su kitabının ön baskısı Türkçe ve İngilizce olarak ABD’de yayınlandı. Türkiye’nin güneybatısında, antik çağda Likya ve Pisidya olarak anılan bölgelerde eski uygarlıklardan günümüze kadar uzanan su kültürünün izini süren çalışmaya ABD, Fransa, Kanada ve Türkiye’den sanatçı ve akademisyenler katkıda bulundu. Projenin fikir sahibi ve yürütücüsü olan Margaret RossTolbert, su kültürüne ilişkin canlı bir inanç ve farkındalıkla karşılaştıklarını belirterek, “Suyla ilgili günümüzde artık devam etmeyen, tuhaf ve eski gelenekleri ortaya çıkaracağımızı düşünmüştüm. Şaşırtıcı bir şekilde, hayal ettiğimin de ötesindeki su kültürü ve bağlantıları geçmişten bu güne devam ediyor” diye konuştu.
Anadolu’nun zengin su kültürüne ilişkin somut ve sözlü miras giderek gündelik yaşamdan uzaklaşıyor. ABD’nin Florida eyaletinde yaşayan sanatçı Margaret RossTolbert’in 2013’te başlattığı çalışma, su kültürünün izini sürüyor. Metin yazarları arasında gazeteci-yazar Yusuf Yavuz’un da yer aldığı bir çalışma olan Proje-Su kitabı, Mayıs 2014’te yaşamını yitiren ODTÜ Sualtı Topluluğunun kurucularından sualtı fotoğrafçısı ve doğa rehberi Gökhan Türe’nin anısının yaşatıldığı bölümleri de içeriyor. Can Denizman, AidanKoch, NazihaMestaoui, Neriman Polat, SidneyWade, Yeşim Ağaoğlu, MelKenne, JarodRyhal gibi sanatçı ve akademisyenlerin katkılarıyla hazırlanan Proje-Su kitabında, Margaret RossTolbert’in özgün çizimleriyle suyun binlerce yıllık kültürel yolculuğu aktarılıyor.
‘LİKYA COĞRAFYASINDA SU KÜLTÜRÜ GÖZ KAMAŞTIRICI’
1980’lerden bu yana Türkiye’ye yaptığı seyahatler boyunca zengin su kültürünün ve suya gösterilen saygının dikkatini çektiğini dile getiren sanatçı Margaret R. Tolbert, “Su kültürünün göz kamaştırıcı zenginliği ve sayısız biçimi beni çok etkilemişti. Ama Gökhan Türe beni Likya topraklarının çok özel insan kültürü ve jeoloji bileşkesine sahip olduğu konusunda ikna etti. Yeraltı sularının ve pınarların anavatanındaki bu karst krallığı ve onun kültürel katmanları, Türkiye’nin her köşesinde yankılandı. Eski uygarlıklarda akiferlerin (yeraltı su rezervleri) önemi büyüktü. Bugünkü inançlarımızı, yönetim ve toplumsal yapılarımızı ortaya çıkaran bir etkiye sahipti. Bütün bunlar giderek suyun yerini aldı” diye konuştu.
‘HAYAL ETTİĞİMİN DE ÖTESİNDE CANLI BİR İNANÇ VE FARKINDALIK’
Proje çalışmalarına başladığında su kültürüne ilişkin hayal edilenin de ötesinde ve canlılıkla karşılaştığına değinen Tolbert, “Bu, benim hayal ettiğim bir şey değildi. Suyla ilgili günümüzde artık devam etmeyen, tuhaf ve eski gelenekleri ortaya çıkaracağımızı düşünmüştüm. Şaşırtıcı bir şekilde, hayal ettiğimin de ötesindeki su kültürü ve bağlantıları geçmişten bu güne kadar devam ediyor ve bu bölgedeki tüm insanların günlük etkinliklerine dokunuyor. Canlı bir inanç ve farkındalık bu” ifadelerini kullandı.
‘ABD’DE GEÇMİŞTEKİ SUYA BAĞIMLI VARLIĞIMIZIN İZLERİ SİLİNDİ’
Kitap, belgesel ve resim sergisi gibi aşamaları olan projenin amacının suyun yaşamsal ve kültürel anlamına dikkat çekmek olduğunu vurgulayan Tolbert, “Hepimizin suyu doğal ortamlarında düşünmesini istiyorum. Öncelikle en önemli yolculuğun akiferin yolunu izlemek olduğunu düşünmek. ABD için, geçmişteki suya bağımlı varlığımızın izleri şimdi silindi. Bu çok canlı ve heyecan verici bir su kültürü oluşturmuştu. Şimdi Türkiye için de benzer süreçler yaşanıyor ve bunun anlaşılmasını istiyorum. Yüzey ve yeraltı sularıyla ilgili bağlantıların kurulmasını istiyorum. Burada, Florida’da dünyanın en büyük akiferlerine sahibiz ancak bunun insan yaşamında çok önemli olan kültürel bağları hakkında çok az şey biliyoruz. Kendi kaynaklarımızı, akifer ve suyollarımızı keşfederken, sahip olduğumuz muhteşem su kültürünü paylaşabilmeliyiz. Coğrafi veya jeopolitik farklılıklarımızdan çok daha önemli olan bu bağlantıyı korumamız gerekiyor” dedi.
EŞEN’DEN KÖPRÜÇAY’A, KSANTOS’DAN PERGE’YE
Proje-Su kitabında Antalya, Isparta, Muğla ve Burdur gibi illeri kapsayan güneybatı Anadolu coğrafyasında su kültürüne ilişkin yolculuklara yer veriliyor. Eşen Çayından Köprüçay’a, Demre Çayından Aksu’ya bölgedeki birçok nehir havzası ve su kaynaklarının ele alındığı çalışmada, Ksantos ve Perge gibi antik yerleşimlerin suyla ilişkilerine de yer veriliyor.Su konusunda yaşanan kimi sorunlara da değinilen çalışmada konuyla ilişkili resim, illüstrasyon ve vinyetlere de yer veriliyor.
ISPARTA’DA BARAJIN YUTTUĞU KÖYÜN ÖYKÜSÜ DE KİTAPTA YER ALDI
Proje-Su kitabında ayrıca Isparta’nın Sütçüler ilçesinde, Yukarı Köprüçay Havzası’nda inşa edilen Kasımlar Barajı ve HES projesinin suları altında kalan Darıbükü köyünün öyküsü ve yöre halkının suyla kurduğu bağlar da yer alıyor. Baraj projesinde 2016 yılında su tutmaya başlamasıyla Darıbükü köyünün bir kısmı sular altında kalmıştı.