Isparta Belediye Başkanı Y.Ziya Günaydının kızı Mimar Zeynep Günaydın ulusal yayın yapan Ortadoğu gazetesinde köşe yazarlığına başladı.
Zeynep GÜNAYDIN / 2014-06-01 12:17:23
Terör örgütü çocuklarımızı dağa çıkarıyor, karayollarını kesiyor, öğretmenlerimizi kaçırıyor, devlet kurumlarını bombalıyor ve o da yetmezmiş gibi şehir meydanlarında fütursuzca bebek katiline özgürlük çığlıkları atıyor.
Ama gelin görün ki başbakana yakın gazeteci Emre Aköz yazısında rahatlıkla 'PKK bir terör örgütü değildir Apo bir politikacıdır' diyerek ısrarla hümanist olmakta ki kararlığı göstermekten kendini alıkoyamıyor(!)
Etnik bölücülüğün adı 'özgürlükler ve ileri demokrasi' diye sunulan bu konjektürde şu sorular zihnimde çalkalanıyor; Pkk terör örgütü değilse 7 bin Mehmetçiğimizi kim şehit etmiştir? Sizce terör ne demektir ve hangi örgütlere terör örgütü denir?
Yaşadığımız devir; milletler mücadelesinin en çetin şekilde verme zamanıdır. Aynı zamanda AKP politikası da olan hümanist yaklaşım ise milletin dinamiklerini yerinden şiddetle sarsmaktadır.
Millet kederde, tasada ve kıvançta birleşir. Soma'da yaşanan facia bizim büyük bir millet olduğumuzun ve acımızda kenetlendiğimizi gösteren kederli örneğidir. Israrla ülkeyi yönetenler, Damat Ferit dönemi Osmanlı'yı merkeze alan bir anlayış ile 'yeni Türkiye' modeli oluşturulmak istemektedir. Osmanlı'nın 16. Yüzyıldan itibaren devşirme sistemin benimsemesiyle askeri ve sivil yönetim yabancılara bırakılmış ve Türk kimliğinden uzaklaşılmıştır. Bu anlayış ne milli şuur ile ne de dinimiz İslamiyet ile asla bağdaşmamaktadır. Peygamber Efendimiz Hz Muhammed (s.a.s) 'vatan sevgisi imandandır' sözü ve yüce kitabımız Kuran-ı Kerim'in Hucurât Suresi'nde de 'Sizi milletler ve kabileler haline koyduk ki birbirinizi kolayca tanıyasınız' diye buyrulmuştur. Bugün biz bir tarlada açan çiçekler misali aynı topraklardan beslenip aynı havayı teneffüs etmekteyiz ama Türk-Kürt, Türk-Alevi şeklinde bir ayrıma gidilerek Türklük şemsiyesi altında ortak duygu ve değerlerimizde buluşmamız engellenmek istenmektedir.
Bir toplum kendi şuuruna varmadığı sürece etnik ve dini kimlikler milli kimliğin önünde set oluşturarak milletleşmeye engel olmaktadır. Milletleşme İbn Haldun deyimiyle 'asabiye şuuru' yani milliyetçilik ile mümkündür.
Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Ne mutlu Türküm diyene!' sözü de millet olma yolunda atılmış en önemli adımdır lakin 'Türküm Demeyi' çağın gerisinde kalmak olarak algılayan bizi yöneten bu anlayış üniter devlet ve millet kimliğini silerek 'Türkiyeliyim' deyimini kullanmayı tercih etmektedir. Türk varlığını öteki konumuna getirerek çok kültürlülüğü savunarak 'ademi merkeziyetçi' bir yapılanma eğilimi büyük gaflettir.
Devleti kuran ve kurucu kültür olan 'Türklük' devre dışı bırakılarak 'vatandaşlık' konumuna getirilmekte sözde 36 etnik grup içinde eritilmek istenmektedir. Eğer bu yaklaşım cehalet değilse milletine ihanettir. Cehaletin tedavisi mümkündür de ihanetin asla!