Başsavcının Avukatlar Günü Mesajı
5 Nisan Avukatlar Günü münasebetiyle Yeni Adliye Bahçesindeki Atatürk Anıtına çelenk sunma töreni yapıldı. Törende Isparta Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Akbulut açıklamalarda bulundu.
Akbulut, avukatlık mesleğinin geçmişten günümüze yolculuğunu, nasıl icra edildiğini ve adaletin önemini vurgulayarak şunları söyledi; '' Kıymetli meslektaşlarım öncelikle hepinizin Avukatlar Gününü kutluyorum. Avukatlık mesleğinin şanına, onun seçkin, mümtaz saygınlığına yakışır geçmişe kısa ve öz bir seyahat yapıp dönelim. İlk Türklerden başlayacak olursak, ''Orhun Kitabeleri'' , ''Bilge Tonyukuk Kitabeleri'' daha sonrasında Yusuf Has Hacib tarafından kaleme alınan ''Kutadgu Bilig'', Nizamülmülk tarafından kaleme alınan ''Siyasetname'' ilk Türkerin yazısız kurallar adını verdikleri törelere ne kadar çok önem verdiklerini ortaya koymaktadır.
Bakın çağlar öncesinden Bilge Kağan bizlere ne diyor; ''Tanrı diledi Türk tahtına oturdum. Babam İlteriş ve annem İlbilge adaletle hükmettikleri için büyük devlet oldular. Tanrı diledi ben de adaletle hükmettim. Açları doyurdum, Çıplakları giydirdim. Doğrusu zamanı tanrı yaşar. İnsanlar ölmek için yaratılmıştır'' Bu metinler eski Türklerin adalete ne kadar çok değer verdiğini ortaya koymaktadır.
Osmanlı Devleti'ndeki hukuk teşkilatını incelediğimizde bilinenin aksine Şeri Hukuk'tan daha ziyade Örfi Hukukun hakim olduğunu bu gün bilim insanları Şeriye Sicilleri'yle, Mahkeme kararlarıyla ortaya koymaktadır. Zira imparatorluk coğrafyasında değişik dinler ve ırklara mensup kişiler arasında kendi kadim kurallarını ve kaidelerini uyguladıkları Örfi Hukuk hakimdi. Tanzimat Fermanı'ndan sonra modern yasalar ve kanunlar kabul edildi. Muhamat Kanunu'na gelene kadar avukatlık mesleği ihras edilmiş değildi.
Modern Manada avukatlık mesleği bildiğiniz üzere 3 Nisan 1924 tarihinde, 969 Sayılı Muhamat yani himaye ve savunma anlamına gelen, çoğu zamanda avukatlarımıza muhami yani savunan anlamında kullanılıyordu. Bu şekilde hukukumuza girmiş oldu. O tarihte Muhami olabilmek için Darülfünün Hukuk Mektebi'ni bitirmek gerekiyordu. Çünkü başka bir kukuk fakültemiz yoktu, 1925'de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi açılana kadar. Şu sayıya dikkat çekmek istiyorum o yıllarda imparatorluk çoğrafyasında Darülfünün Hukuk Mektebi yılda yalnızca 40 mezun veriyordu. Sayımız o derece azdı.
Avukatlık mesleğinin ismi ise M.Ö yıllarda Eski Roma'da Mümtaz şahsiyetler olup, ateşli konuşmalar yapan bilgelere 'advocatus' ismi veriliyordu. Bu kişiler senatoda haklı gördükleri kişileri yemin vererek savunuyorlardı. Bu kişiler hakimlerin doğru karar vermelerine yardımcı oluyorlardı. Tarihte ünlü düşünür Çiçero, İmparator Sezar, ünlü filazof Sokrates'te avukatlık yapmıştır.
Sözlerimi daha önceki konuşmalarımda sürekli ısrarla vurguladığım üzere, adalet ile bitirmek istiyorum. En büyük insanlık erdemlerinden biri olarak kabul edilen adalet, insanlık tarihi boyunca değişik coğrafyalarda, dinlerde, ırklarda, milletlere, kültürlerde o toplumun en büyük ülküsü olarak karşımıza çıkıyor. Öyle ki adaletiyle şöhretli hükümdarlar, bilge şahsiyetler, alimler ve devlet adamları bu gün dahil mensubu oldukları toplumlar tarafından şan, şöhret ve saygıyla anılmaktadırlar. Güçlünün her zaman haklı olmadığı, zalimler karşısında mazlumların korunduğu, hak sahibine hakkının teslim edildiği, adaletli bir dünyanın hayalini kuran bilge hukukçuların bu güzel gününü, kalplerimizi ısıtan bizlere doğru yolu gösteren, adına vicdan dediğimiz ilahi fısıltıların her zaman bizlerle olması dilek ve temennisi ile kutluyor, bütün avukat meslektaşlarıma saygılar sunuyorum.