BENDEN SÖYLEMESİ!
AK PARTİYE ELEŞTİRİLER-I “OTORİTERLİK”
12 Mart 2014 Çarşamba 20:10
Siyasetin doğası gereği son günlerde partimiz Ak Partiye sataşmalar gittikçe artmaya başladı. Bu sataşmalar karşısında Başbakanımız Tayyip bey gereken cevabı seçim meydanlarında bütün haşmetiyle günbür gümbür veriyor. Hem de meydanlara toplanan kahir ekseriyetle. Ben buna bir Ispartalı olarak gözlerimle şahit oldum 2 Şubat 2014 günü Valilik meydanında.
Tayyip bey, karizması, konuşması ve verdiği müjdeleri ile Isparta siyasetine damgasını vurdu. Adalet ve Kalkınma Partisinin bu ülkenin bugünkü ve yarınki şartlarında tartışmasız tek adres olduğunu cümle aleme gösterdi. Bizler de, böyle bir genel başkana ve başbakanla yol arkadaşı olduğumuz için Allah’a ne kadar şükretsek azdır. Ben de inadına, hem beni tırsmakla itham eden editörlerime, hem Günaydın başkanıma, hem de Ispartamızın siyasi aktörlerine inat yazmaya devam edeceğimi buradan bir kez daha yineliyorum.
Bu seçim sürecinde partimize yapılan eleştirilere kendimce cevap vereceğim. Buradaki fikirlerim hatasıyla ve sevabıyla beni bağlar. Üçüncü şahıslar şimdiden rahat olsunlar. Partimize en çok eleştiri Başbakanımızın otoriter olması yönünde. Otoriterlik, eleştirenlere göre siyasi anlamda kendini düşünme, diğerlerini ötekileştirme gibi anlamlara geliyor. Yine onlara göre, bir lider hakkında “otoriter” deniliyorsa, kendi bildiğinden dönmeyen, kendi doğrularını yanındakilere dayatan bir lider kasdediliyor. Belki haksız da değiller. Zira okuyup yazdıklarımız yıllardır bize böyle bir algı içinde olmamız gerektiğini dayattı durdu.
Otoriter sataşmasına pek tabi ki, “sizin partiniz ve lideriniz de otoriter değil mi“ gibi pragmatik ve kolay bir cevap vermek elbette mümkün. Ancak sataşılan Tayyip beyin bu otoritesi diğer liderlerde yok desek pek de yanılmış olmayız. Otorite, yönetim biliminde ortaya konuluş biçimi ve hacmi ile liderlerin karneleriyle doğrudan alakalıdır. Zira otoriter liderler, karar alma aşamalarında “zaman” anlamında çabuk ve süratli olduklarından yönetim/manegement anlamında daha avantajlı durumdadırlar.
Aldıkları kararlar doğru çıkarsa zaten kazanıyorlar velider bildi, başardı deniliyor. Başarısızlık anında ise demokrasinin doğası gereği yine kaybeden olmuyorlar. Zira liderin etrafındakiler tarafından mazeretler süratle ortaya konulup, liderin sürkülase olması ve yenilgiyi kabul etmesi engelleniyor. Dolayısıyla aynı kadrolar lideri ayakta tutarken kendi hayatiyetlerine can suyu dökmüş oluyorlar. Tayyip bey otoriter. Doğru. Zira savaşı komutan kazanıyor ve komutan kaybediyor. Hala Anafartalar Savaşını kazanan Mustafa Kemal’dir. Osmanlı-Rus harbinde kaybeden hala Enver Paşadır. Bu iki lider o günlerde otoritelerini ortaya koymuşlar, biri kazanıp diğeri ise kaybetmiştir. Tayyip bey de bu anlamda otoritedir. Savaşı kazanırsa kazanan o, kaybederse kaybeden o olacaktır. Tayyip beyden otoriter olmaması yönünde bir istekte bulunmak dünya tarihine hakaret etmek olur.
Ülkemizde hangi parti lideri otoriter değildir acaba? Hangi partide kararlar liderin eğilimine göre alınmaz? Hangi parti her kararında kılı kırk yararcasına günlerce düşünüp durur? Hangi belediye başkanına eşitlik anında çift oy hakkı verilmemiştir?
Evet Tayyip bey otoriterdir. Ancak Başbakanımız dirayetlidir, risk alır ve insiyatif kullanır, analitiktir ve kararlarının sonuna kadar arkasındadır. Bugüne kadar kararlarında hiçbir zaman pişmanlık emaresi göstermemiştir. Bu anlamda gerçek bir liderde olması gerektiği gibi.
Yani Başbakanımız otoritenin can düşmanı olan ötekileştirme konusunda mahir olmamıştır. Zira okuduğu okullarda ve yetiştiği çevrede aldığı kültür bu ötekileştirmeye hep karşı olmuştur. İçinde bulunduğu çevre buna hep karşı çıkmıştır. Yani her fırsatta bir araya geldiği, hangi partiden olup-olmadığını sorgulamadığı bu halk, sanatçısı, sporcusu, öğrencisi, büyüğü ve küçüğü ile Tayyip beyin nezdinde hiç ötekileşmemişlerdir.
Bu memlekette alevi kurultayları bu iktidar ile yapılmış, alevi derneklerine din adamı yetiştirme fikri bu iktidarla verilmiştir. Ruhban okulu bu iktidarla yenide açılmış, imam-hatipler ve meslek lisesi mağdurları bu iktidar ile eşit eğitim hakkına kavuşmuştur.
Ötekileştirme varsa nerdedir, sataşanlara sormak lazım.
Tayyip bey otoriterdir ama muhalefetin ve diğer dünya liderlerinin olmadığı kadar demokrattır da. Tayyip bey, kürt sorunu ile uğraşmaz, balkanları dert edinmez, türk dünyasında günü kurtarır, one minute demez, Arakan’ı, Flistin’i, Somali’yi dünya gündemine taşımaz, dünya statükosuna kafa tutmaz, Suriye’de risk almaz, ABD ve Avrupa birliğine gülücükler atıp durabilirdi. Tahta kurdu gibi geçinip gidebilirdi. Demirel olabilir, Ecevit olabilirdi. Çiller olabilir. Mesut Yılmaz olabilirdi. Otoriter damgası da yemezdi. Ama yetiştiği çevre ve misyonu buna müsaade etmedi. Zira Tayyip bey inandığı değerler adına kellesini koltuğuna alıp gelmişti zaten. Kefeni ile birlikte çıktığını her fırsatta dile getirmiyor mu? Onun için yerin üstü kadar, altı da önemliydi. Otoriteyi anlamak için otorite boşluğu deyimini iyi kavramak gerekir. Başbakanımız ile hem partimizde hem de devlet ve iktidarımızda bu anlamda boşluklar hiç yoktur. Kendine paye ve rant kazanmak için sanal otorite boşlukları oluşturmak isteyenler Gezi olayları, 17 Aralık ve 25 Aralık darbe teşebbüslerine yeltenmişlerdir. Neticede dirayet ve orotite sahibi Başbakanımız tarafından gereken cevaplarını iadeli taahhütlü de almışlardır. Alacaklardır da. Örneğin Amerikada Obama otoriter bir lider değildir. Ama Amerikan demokrasisi gereği 7 yıllık bir süre için yetki almış bir liderdir. Bu yedi yıllık sürede hiçbir vesayet kendisine ayak bağı olmamaktadır.
Rusyada Putin de böyledir. Elin gavuruna bahşedilen bu hoşgörü, liderimiz Tayyip Erdoğan’a neden çok görülür ki? Demokrasinin çözümü sandıktadır. Muhalefet ve derin paralel yapılar bunu neden anlamazlar? 40-50 senedir bu millete dayatılanlar ne çabuk unutulur? Kimler ötekileştirilmiştir bu ülkede dindar çoğunluklar kadar? Muhalefet sandığı çözüm olarak kabullenmez, ordu göreve pankartları açarak illegal rüyalara yatar hep? Bu ülkede 40 yıldır hangi halk gruplarının enselerinde boza pişirilmiştir? Kendisine laik, çağdaş ve uygar diyen hangi insan giyiminden ve kuşamından dolayı aşağılanmış veya eğitim ve çalışma hakkı elinden alınmıştır? Otorite kimdi bu ülkede? Hangi parti otoriter idi? M. Kemal, İnönü, Cemal Gürsel ve Cevdet Sunay, Demirel ve Kenan Evren otoriter değiller miydi gerçek anlamında? Ben sadece azıcık insaf rica ediyorum.
Benden söylemesi…
DİĞER HABERLER