BIRAKIN SEÇİLMİŞLER YÖNETSİN

Zabun İl Genel Meclisleri bile lağvedilmeli dedi.

12 Temmuz 2012 Perşembe 12:01

İl Genel Meclisi Başkanı Osman Zabun, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi noktasında çalışmaların henüz yeterli olmadığını belirterek Türkiye’nin atanmışlarla değil seçilmişlerle yönetilen bir ülke olması gerektiğini söyledi. Zabun “İl Genel Meclisleri bile lağvedilmeli” dedi. 

 

‘BÜYÜKŞEHİRLER OLMALI’

Özel İdarelerin yerine, seçilmişlerin oluşturduğu büyükşehir belediyelerinin ikame dilmesi gerektiğini kaydeden İl Genel Meclisi Başkanı Osman Zabun, “Bu sayede büyükşehir belediyelerinin çalışma alanları tüm ilin sınırların kapsayacak şekilde genişletilmeli ve bu şekilde seçilmişlerin güçlendirilmesi gerekiyor” dedi . Zabun, Isparta ve Burdur’un birleşerek büyükşehir statüsü  kazanması yönündeki önerisini yineledi.

 

‘ELEŞTİRİM SİSTEME’

Kalkınma ajanslarının yönetim kuruluna Valilerin dönüşümlü olarak  başkanlık etmesini de eleştiren  Osman Zabun, “Şimdi Isparta Valisi Burdur’un sorunlarına ne kadar vakıf?” diye sordu.  Valilerin şahsını değil sistemi eleştirdiğini ifade eden Zabun,  Türk devletinin kökeninde var olan başkanlık  sisteminin temellerinin olduğunu  bunun tartışılması gerektiğini aktardı. 

 

 

Kanal 32’de yayımlanan Basın Kulübü programının bu haftaki konuğu, radikal görüşleriyle gündeme gelen İl Genel Meclisi Başkanı Osman Zabun oldu.  Zabun, özelikle yerel yönetimlerin güçlendirilmesi noktasında  çarpıcı açıklamalarda bulundu.

            Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi noktasında artık Valilik gibi atanmışlık müesseselerine verilen yetkilerin sınırlandırılması gerektiğini söyleyen Zabun, “Valilik atanmışlık müessesi.  Cumhuriyetle birlikte  Valilik misyonu güçlendirildi. Valilerin  çok yetkileri var.   Sayın Valimiz de zaman zaman diyor ‘Ben idarenin başıyım, yetkiliyim’ diyor. Tüm demokratik ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de artık yerel yönetimlerde vatandaşın doğrudan doğruya kendi seçtiği kimselerin bu yetkileri kullanmaları önem arzetmeye başladı. Türkiye’de bundan geri kalmadı. Ancak düzenlemeler daha yeterli değildir. Artık Türkiye atanmışlar yerine seçilmişlerin  görev aldığı bir ülke olmalıdır” görüşünü iletti. 

İL GENEL MECİLİS LAĞVEDİLMELİ

İl genel meclislerinin, Özel idarelerin  lağvedilmesi gerektiğinin bunun yerine büyükşehir ve büyükşehir belediyelerinin ikame dilmesi önerisinde bulunan Zabun, “ Bu sayede büyükşehir belediyelerinin çalışma alanları tüm ilin sınırların kapsayacak şekilde genişletilmeli ve bu şekilde  seçilmişlerin güçlendirilmesi gerekiyor. Örneğin Şarkikaraağaç’ta  ilçe belediye başkanı olmalı. Ama Isparta’da  büyükşehir belediyesinin çalışma alanına burası da girmeli.  Hükümetin  bir çalışması söz konusu  toplam 29 büyükşehir belediyesi olacak ve  tüm sınırlar il sınırları olacak” dedi.

ÜTOPYA DA OLSA BUNU BESLEYELİM

Bu kapsamda Isparta ve Burdur’un birleşerek büyükşehir olmaları gerektiğini  bir kez daha kaydeden Osman Zabun, “ Isparta ve Burudur bir bütün.  İki İl arasında 20-25 km mesafe var.  O yolun standardını  yükseltin daha az mesafeye düşülür. Bizim hangi ilçemiz 20 km. mesafenin altında. Burdur ve Isparta artık bir bütün olarak değerlendirilmeli. Güçlerini birleştirilmeli. Ben senden büyüğüm o bana tabi olsun anlamında söylemiyorum.  Bu niye ütopya olsun? Bunu ütopya kılan şey ne? Bu iki ili geçmişte  birbirinden ayıranlar iki ile en büyük kötülüğü yapmışlardır. Isparta ve Burdur ilçe belediyesi olarak varlığını sürdürebilir. Gölkent veya Gülkent  adıyla Büyükşehir Belediyesi kurulabilir. Büyükşehir kervanına Isparta ve Burdur biran evvel katılır Kaynakların birlikte kullanılması iki ile  güç kazandıracaktır. Bu ütopya bile olsa besleyelim. Niye olmaz diye düşünüyoruz?” diye sordu.       

‘DEVLETİN KUTSAL BİR NOKTAYA OTURMASI

VATANDAŞLA KOPMASINA NEDEN OLDU’

Valilik mekanizmasıyla ilgili düşüncelerinin bu mekanizmayı güçsüzleştirmek veya yetkisizleştirmek  olmadığına belirten Zabun, şöyle konuştu:

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti, özellikle son süreçte kendisini kutsal bir noktaya oturtmuş ve vatandaşı kendisine hizmet eder ve kendisi için var olan bireyler haline indirgemiştir. Sadece devleti ayakta tutma mantığını benimsemiştir. Bugün gelinen noktada ise demokratik ve modern yaklaşımlarda bunun böyle olmaması gerektiği tam tersine devletin birey için var olması gerektiği, bireyin hak ve özgürlüğünün olduğu, devletin sadece hizmet için oluşturulan bir organizma olduğu kabul edilmiştir. Batı ve demokratik ülkelerde çok daha önce bu seviyelerde ulaşılmış ve gelinmiştir. Maalesef bu ülkede birçok sorun karşılıklı olarak birbirini paradoksal olarak beslemiştir. Sorunun bir tarafına bakıyorsunuz işte valilik müessesinin varlığı ya da devletin bu şekilde kutsal bir misyona oturmuş olması, devletle oradaki vatandaşın tabandakilerin arasının bozulmasına neden oldu. Yani devlet adına katı uygulamalar insan onur ve haysiyetine yakışmayacak tutum ve davranışlar; vatandaş ve devletin kopmasına sebep oldu.

‘BELEDİYE BAŞKANININ

VALİDEN NE EKSİĞİ VAR?’

Son 10 yıllık süreç içerisinde yeniden gönül birliği kurmaya başladık. AK Parti ile gönül birlikteliği yeniden kurulmaya başladı. Dolayısıyla burada görev ve sorumluluğun varlığı oradaki ayrışmayı tetikledi. Tam tersine eğer biz terör sorunuyla birlikte bu sorunu birbirine karıştıracak olursak hata ederiz. Yani terör sorununu bu sorunun varlığına gerekçe kılacak olursak bu defa başka bir ayrılmazın içerisine düşeriz. Aslında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin cesaret edip sorunu bir taraftan çözüp ele alması demek belki sorunun 2 taraflı olarak çözülmesini gerektirecek.  Olaya buradan bakmak lazım. Vali uzaydan mı geliyor? Vali o da bizim vatandaşımız. Bizim içimizden çıkan bir insan. Vali dediğiniz insanı bireylerin dışında toplumun dışında farklı bir eğitime tutulan, kendisini üstün gören, toplumun kendisine farklı olması gerektiğini düşünen  bir yönetici gibi düşünüyorsanız işte belki burada analiz edersek sorunu, gerçekçi olarak çözebiliriz. Belediye başkanı olarak seçtiğimiz insanın validen ne eksiği var”

“ISPARTA  VALİSİ ANTALYA’NIN

SORUNLARINA NE KADAR HAKİM?’

Kalkınma ajanslarının yönetim kuruluna Valilerin dönüşümlü olarak  başkanlık etmesini de eleştiren  Osman Zabun, “Şimdi Isparta Valisi Burdur’un sorunlarına ne kadar vakıf? Antalya sorunlarına ne kadar vakıf?  Daha önce BAKA var mıydı yoktu. BAKA diye bir şey yokken kurulmuş ve başına da vali getirilmek suretiyle mevcut gelenek muhafaza edilmiş ve böyle bir dönüşüme yol açılmıştır. Ama bugün bu sistem bu yapı böyle devam edecek diye değerlendirmemek lazım. Bunlar Türkiye’nin kronik sorunlarından beslenen yaklaşımlar. Süreçten faydalanmak gibi bir durumun içerisindeler. Valilerin şahıslarına karşı herhangi bir eleştirim söz konusu değil. Anadolu’nun bağrından yetişmiş insanlar, yöneticiler bu insanlar. Biz sistemi tartışıyoruz” dedi

‘BAŞKANLIK SİSTEMİNİN

TEMELİ TARİHTE VAR ‘

 Başkanlık sisteminin tartışılması gerektiğine inandığını  kaydeden Zabun, “Kültürel birikimi ve geleneği itibariyle Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kökleri çok daha eskilere dayanır.  Selçuklu ve Osmanlı geleneğini yok sayamazsınız ki. Osmanlı tarihine baktığınız zaman bugün belki başkanlık rejiminin temelini biz orada görüyoruz. Osmanlı 600 yıl hükümdarlık yapmış, hükmetmiş, 600 yıl ayakta kalmış bir devlet yapısı. Bir bakın cumhuriyetle 100 yılı geri de bırakmak üzereyiz. Yüzlerce sorun yaşıyoruz. Detayına inip baktığınızda yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, yerel unsurların hakim yapısı tarihte var” görüşünü iletti.

DİĞER HABERLER