BU MESLEK SON DEMLERİNİ YAŞIYOR

Bu meslek son demlerini yaşıyor

06 Temmuz 2025 Pazar 14:50

Haber-Ali ÇEVİKBAŞ - Isparta’da 50 yıldır fotoğrafçılık yapan Bahri Ünal, sektördeki değişimi, teknolojinin etkilerini ve mesleğin geldiği noktayı anlattı. 

Babasından devraldığı mesleği sürdüren Ünal, geçmişin emek dolu günlerinden bugünün dijitalleşen dünyasına uzanan süreci tüm detaylarıyla aktardı.

Çocuk yaşlardan itibaren babasının yanında fotoğrafçılığı öğrenerek mesleğe başladığını söyleyen Ünal, açıklamasında; “Babam 1956 yılında bu işe başlamış. O zaman şehirde 2-3 tane fotoğrafçı vardı. Babam köyden gelmiş, garip bir genç. Yanına almışlar, ‘Sana öğretelim mi?’ demişler. Ama o zaman öyle hemen sanat öğreteyim diye bir şey yok. Ne kullandıklarına, ilaçlara bakıyor ama öğretmek istemiyorlar. Çünkü 20-30 sene çalıştırmak istiyorlar. Babam öğrenene kadar 20 yaşına geliyor, sonra kendine dükkan açıyor. Ben de babamın yanına gelip giderdim. Erkek evlat olarak bir tek ben vardım, babamın yükünü almam gerekiyordu. Okurken yaz tatillerinde ya da okuldan çıkınca babama yardım ederdim. Böylece meslek bize mecburen kaldı. İki kız kardeşim var, devam ettirecek kimse yoktu. O zamanlar meslek çok iyiydi. Mesleğin en güzel yıllarıydı. Renkliye yeni geçiliyordu, herkes baskı yapamıyordu. Biz fotoğrafçılar bir kooperatif kurduk. Oraya büyük makineler aldık. Daha önce Denizli’den, Antalya’dan, İzmir’den insanlar baskıya gelirdi. Hep dışarıdan yapılıyordu. ‘Bu iş böyle olmayacak, biz kendi baskımızı yapalım’ dedik, birlik olduk. O dönemde renkli fotoğraf bilgisi çok azdı. Bir-iki kişi biliyordu, onlar başı çekti. Ben de babamın isteğiyle işi tam öğrenmek için gittim, renkli fotoğrafçılığı iyice öğrendim. Tam anlamıyla bir sanat ortamıydı. Toplamda 5 çırak yetiştirdim. Babamın yetiştirdiği daha da fazladır. Buradaki çoğu fotoğrafçıyı babam yetiştirmiştir. Eskiden rötuş yapmak çok zordu. Küçük bir filmi alır, iğne gibi ince kalemle noktalar çizerdik. Sivilceleri, gölgeleri tek tek yok ederdik. Bir vesikalık fotoğrafa bile en az 30-45 dakika emek verilirdi. Şimdiki sistemde programla rötuş yapılıyor, hatta insan tamamen başka biri gibi görünüyor. Oysa eski usulde nereye dokunacağını bilmezsen fotoğrafın şeklini, ifadesini bozarsın. Arada çok büyük fark var” dedi.

“MESLEK ARTIK SON DEMLERİNİ YAŞIYOR”

Bahri Ünal, dijitalleşmenin fotoğrafçılığı bitme noktasına getirdiğini söyledi. 

Ünal; “Eskiden film satışı olurdu. İnsanlar filmi getirir, merakla beklerdi. Daha sonra banyo işlemi yapılır, fotoğraf ortaya çıkardı. Şimdi ise telefondan çekim yapıyorlar, dijital ortamda bakıyorlar, hafızaya kaydediyorlar. Ama haliyle telefon bozulduğu zaman bütün fotoğraflar da gidiyor. Dijital ortam böyle bir şey. Özellikle siyah-beyaz döneminde meslek çok daha güzeldi, sanat ön plandaydı. Filme çektiğin için rötuş yapma imkanın vardı. Şimdi dijital sistem bu işi bitirdi. Artık eline telefon ya da dijital bir makine alan kendini fotoğrafçı ilan ediyor. Teknoloji bizim işimizi olumsuz etkiledi. Çünkü ayakta kalmak için büyümek gerekiyor, teknolojiye bir noktada uyum sağlamak zorundasın. Ama bunun için de ciddi ekonomik imkân gerekiyor. Mesela şu anda düğün salonları bizim mesleğimizi bitirmiş durumda. Eskiden insanlar fotoğrafçıya gelir, tüm organizasyonu fotoğrafçı yapardı. Şimdi düğün salonları fotoğrafçıyla anlaşma yapıyor, üç kuruş vererek işi hallediyor. Zaten çoğu fotoğrafçı bu nedenle mesleği bıraktı. Saloncular iki genç bulup kamerayı, fotoğraf makinesini veriyor, onlar da fotoğrafçı oluyor. Meslek artık son demlerini yaşıyor, küçük esnaf bitme noktasına geldi. Şu anda neredeyse sadece vesikalık ve biyometrik fotoğraf kaldı. Noter, nüfus, pasaport işlemlerinde vesikalık gerekli, onun dışında çok az insan fotoğraf bastırıyor. Çoğu kişi dijital ortamda saklayamadığı zaman mecburen bastırıyor. Ama artık yüzde 80-90’ımız fotoğrafı önemsemiyor. Halbuki geleceğe kalacak bir fotoğrafın yok olup gitme riski var” diye konuştu.

Müşteri memnuniyetinin en zorlayıcı yanlardan biri olduğunu belirterek, fotoğrafla aynadaki görüntü arasındaki farkı şöyle anlattı:

“Mesleğin en zor yanlarından biri de müşteri memnuniyetini sağlamaktır. Memnun olmayan çok olur. “Ne biçim çektin?” diyen çıkar. Oysa ben en güzel duruşu, bakışı yakalamaya çalışırım. Özellikle bayanlar arasında sık olur. 2 kişi gelir, biri diğerine göre daha iyi çıkınca şikayet eder. Halbuki aynada kendini üç boyutlu görürsün. Fotoğrafta tek boyuta düşer, dümdüz bir kağıttır. Sadece gölgelerden oluşur. Ama insan kendini aynada çok güzel görür, fotoğrafa bakınca ‘Ben böyle değilim’ der. O fotoğraftaki sensin ama tek boyutta görünüyorsun. Bunu anlatmak da pek kolay olmuyor” şeklinde konuştu.

DİĞER HABERLER