Emek mücadelemizde 802 kazanım elde ettik
Eğitim Bir-Sen Şube Başkanı ve Memur-Sen il Temsilcisi Selami Kılınç, “Memur-Sen 1 milyon 100 bin sayısına ulaşmış Türkiye’nin en güçlü konfederasyonudur. Onun bir kolu olan Eğitim-Birsen’de 428 bin üyeye ulaşmış güçlü bir sendikadır. Toplu sözleşmeler kanalıyla bu zamana kadar Eğitim iş kolunda 802 kazanım üretmişiz” dedi.
Eğitim Bir-Sen Şube Başkanı ve Memur-Sen il Temsilcisi Selami Kılınç geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında gerek başkanlığını yaptığı Eğitim Bir-Sen Sendikası ve gerekse Temsilciliğini yürüttüğü Memur-Sen’le ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Aynı zamanda Öğretmenevi Müdürlüğü görevini yürüten Kılınç, önce kendisini tanıtarak konuşmasına başladı ve şu görüşlere yer verdi:
“1974 Eğirdir doğumluyum. Atatürk Üniversitesi mezunuyum. Çeşitli okullarda öğretmenlik görevlerinde bulundum. Şuanda Öğretmenevi Müdürlüğü görevini yürütüyorum. Sendikamızın çeşitli kademelerinde görev yaptım, sendikamızın çalışmalarına katıldım, felsefesine inandım. Bizden önceki yönetimin bazı konularda yetersiz kaldığını gördük ve arkadaşlarımın da tavsiyesi ile aday olduk. Üyelerimizin teveccühleriyle seçilen delege sayısının daha fazla olması nedeniyle zaten tek liste halinde kongreye gidilmişti ve Allah nasip etti arkadaşlarımız bizleri göreve seçti.”
EĞİTİM BİR-SEN’İN
KURULUŞUNU ANLATTI
Televizyon programında gerek Eğitim-Birsen Sendikası gerekse Memur-Sen’in kuruluşundan bahseden Kılınç şu görüşlere yer verdi:
“İkibinli yılların başlarında gündem yine sendika kanunudur. Kurulduğu 14 Şubat 1992 tarihinden itibaren Eğitim-Bir-Sen, 9 Haziran 1995 tarihinden itibaren ise hem Eğitim-Bir-Sen hem de Memur-Sen, enerjisinin önemi bir bölümünü sendikacılığın bir yasal düzenleme ye kavuşturulmasına harcamış, yasal düzenlemenin mutlaka uluslararası standartlara uygun olarak “Grevli ve Toplu Sözleşmeli” olması için yoğun çaba sarf etmiştir.
Memur-sen bir çatı örgütüdür, Eğitim-Birsen’de bu konfederasyonun ilk sendikasıdır. Kurucu başkanımız Mehmet Akif İnan’dır, Allah rahmet eylesin. Aynı zamanda Memur-Sen’in kurulmasında da öncü olan bir isimdir. 2010 yılında bizim bir yasamız yoktu biliyorsunuz, o yıl yapılan bir düzenleme ve yasa değişikliği ile bizim toplu sözleşme sürecimiz başladı. Toplu sözleşmeye ilk yetkili sendika olarak katılan Memur-Sen’dir. İlk toplu sözleşme görüşmeleri anlaşmazlıkla sonuçlandı ancak sonraki toplu sözleşmelerde ciddi kazanımlar elde edilmiştir. Ayrıca emekli ve engellilerin ve kadınların sorunlarını da içinde barındıran büyük bir konfederasyonuz. 1 milyon 100 bin sayısına ulaşmış Türkiye’nin en güçlü konfederasyonudur Memur-Sen. Eğitim-Birsen’de en güçlü sendikası, 428 bin üyeye ulaşmış güçlü bir sendikadır. Bu sendikanın başkanlığını da yapmış olmaktan büyük gurur ve mutluluk duyuyorum. Tekliflerimizin toplu sözleşme görüşmelerinde kazanıma dönüşmesinde basının da çok büyük katkı ve desteklerini görüyoruz. Çünkü kamuoyunda ne kadar çok yer alırsanız talepler o derece dikkate alınıyor. Biz eğitim iş kolunda bu zamana kadar 802 kazanım üretmişiz. Yetkiyi etkiye, sorumluluğu bilince dönüştürme ustalığını teşhis ve tespitle teklife dönüştüren Memur-Sen olarak, 2009 yılından bu yana hem yetkili konfederasyon sıfatıyla hem de hizmet kollarının tamamında yetkili sendikalarıyla kamu görevlilerinin haklı, güçlü, onurlu ve gür sesi olduğunu mali, sosyal, özlük hak ve çalışma şartlarında elde 12 Toplu Sözleşme, Kurum İdari Kurulu ile Kurumsal ve Hukuki Kazanımlar ettiğimiz kazanımlarla ispatladık.
İŞTE KAZANIMLARIMIZ
Toplu görüşmeden, toplu sözleşmeye, Kamu Personeli Danışma Kurulu’ndan, Kurum İdari Kurulu’na; bilgi, birikim ve alın terimizle el ettiğimiz eşitlik sağlayan, adalet tesis eden, yenilik içeren, sorunları çözen kazanımlar elde ettik. Ben kendi kazanımlarımızla ilgili bazı örnekler vermek istiyorum. 1 Mayıs’ın tatil edilmesiyle ilgili ciddi katkımız oldu ve bu gün Emek ve Dayanışma günü olarak ilan edildi. Özlük haklarımızla ilgili olarak da ciddi kazanımlar elde ettik. Okul ve pansiyonlarda nöbetler hem zorunluydu hem de ücretsizdi, ama şimdi bunlar ücretli hale getirildi ve öğretmenlerimize kazanım sağlanmış oldu. Müdür ve Müdür Başyardımcılarına ek ders ücreti verilmesini sağladık, ücret kaybının önüne geçmiş olduk. Öğretmenlerimize kurslardan ciddi gelir sağladık ve bunlar aile bütçesine önemli katkılar sağlamış oldu. İkili eğitim yapan okullarımızda görev yapan okullarımızda görev yapan öğretmenlerimize ek kazanımlar sağladık. Öğretmenlerimize eğitime hazırlık ödeneği verilmesini sağladı. Adaletsiz katsayı uygulamasının kaldırılması Memur-Sen’in ve Memur-Sen’e bağlı Eğitim-Bir-Sen’in 12 yıllık mücadelesinin sonucudur. Memur-Sen, 8 yıllık kesintisiz eğitim düşüncesinin ortaya atıldığı ilk günden itibaren buna karşı çıkmış ve bütün gücü ve imkânlarıyla kesintili eğitim modelini savunmuştur. 13-17 Kasım 1999 tarihlerinde gerçekleştirilen “Mesleki ve Teknik Eğitimin, Orta Öğretim Sistemi Bütünlüğü İçinde Ağırlıklı Olarak Yeniden Yapılandırılması” konulu 16. Milli Eğitim Şûrası’nda bir konuşma yapan Memur-Sen Genel Başkanı Mehmet Akif İnan, 8 yıllık kesintisiz eğitime ilişkin değerlendirmelerde bulunmuş ve eğitimin kesintili olarak 4+4+4 şeklinde 12 yıla çıkarılmasını önermiştir. 1-5 Kasım 2010 tarihleri arasında yapılan 18. Milli Eğitim Şûrası’nda Eğitim-Bir-Sen temsilcilerinin “Eğitim süreleri 1 yıl okul öncesi eğitim, 4 yıl temel eğitim, 4 yıl yönlendirme ve ortaöğretime hazırlık eğitimi, 4 yıl ortaöğretim olmak üzere zorunlu eğitimin 13 yıl olacak şekilde düzenlenmesi” şeklinde değiştirilmesine ilişkin önergesi Genel Kurul’da kabul edilmiştir. Eğitim-Bir-Sen’in 1996 yılından itibaren tasarı aşamasında karşı çıktığı, yasalaşmaması için mücadele verdiği, çeşitli bilimsel çalışmalarla pedagojik ve milli bünyeyle uyumlu olmadığını ortaya koyduğu 8 yıllık kesintisiz eğitim uygulaması 30/3/2012 tarih ve 6287 sayılı “İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”la kaldırılmış ve Eğitim-Bir-Sen’in bu yönde alınmasını sağladığı 18. Milli Eğitim Şûra kararları çerçevesinde, Merhum Kurucu Genel Başkan Mehmet Akif İnan’ın 16. Milli Eğitim Şûrası’nda ilk defa dile getirdiği şekilde 4+4+4=12 yıl olarak uygulamaya konulmuştur.
Memur-Sen’in 2015 yılında, 3. Dönem Toplu Sözleşme teklifleri arasında kamu çalışanlarına Cuma günleri Cuma namazı için Cuma saatinde izin verilmesi de yer almıştır. Eğitim-Bir-Sen’in 2003 yılından itibaren afişlerle, imza kampanyalarıyla işlediği ve Memur-Sen aracılığıyla toplu görüşme masasına taşıdığı maaş ödeme protokolü karşılığı “promosyon” adıyla bankalarca sunulan nakdi hediyenin çalışanlara dağıtılması konusuna ilişkin olarak Milli Eğitim Bakanlığı genelgesiyle hükme bağlanmıştır.
HEM ÇALIŞANLARA HEM DE
EMEKLİLERE PROMOSYON
ÖDENMESİNİ SAĞLADIK
Memur-Sen’in toplu görüşme ve toplu sözleşme teklifleri arasında yer verdiği, Kamu Personeli Danışma Kurulu toplantılarında gündeme getirdiği, farklı platformlar aracılığıyla fiili ve fikri takibini gerçekleştirdiği emeklilere maaş promosyonu ödenmesi konusu kazanımla sonuçlanmıştır.
Memur-Sen, 2021 yılında, 6. Dönem Toplu Sözleşme Teklifleri arasında “Ayrım yapılmadan, tüm kamu görevlileri 3600 Ek Gösterge’den yararlandırılmalı, Yardımcı Hizmetler Sınıfı da dâhil olmak üzere tüm kamu görevlilerinin ek göstergeleri yükseltilmeli, 3600 Ek Göstergenin yararlandırılanların kapsamı genişletilerek vaat yerine getirilmeli. ” şeklinde bunu bir talebe dönüştürmüştür. İmza altına alınan 6. Dönem Toplu Sözleşme Metni’nde “Kamu kurum ve kuruluşlarının görüşleri alınarak 3600 ek gösterge düzenlemesi dahil olmak üzere ek göstergelere ilişkin çalışma, yetkili konfederasyonun katkı ve katılımıyla 2022 yılı içerisinde tamamlanacaktır.” ibaresi yer almıştır. 3600 Ek Göstergenin teklifi ve toplu sözleşme kararı Memur-Sen’e aittir. Memur-Sen’in her toplu sözleşmeye taşıdığı ek gösterge konusu artık karara dönüşmüştür.
Toplu Görüşmeden Toplu Sözleşmeye Geçişle Birlikte; Sendikaların kuruluşunun kolaylaştırılması, Aday memurlarının da sendika üye olabilmesi, Sendika Genel Kurullarının Yönetim Kurullarına verebileceği yetkilerin kapsamının genişletilmesi, Sendika ve konfederasyonun uluslararası kuruluşların kurucusu veya üyesi olabilmesi, Sendika yöneticilerinin izin haklarının iyileştirilmesi, İşçi statüsü dışındaki kadro ve pozisyonlarda çalışanların tamamının kamu görevlisi sayılması, Emekli kamu görevlilerinin de toplu sözleşme kapsamından yararlanabilmesi, sağladık. Bu çerçevede, sendikal hakların kapsamının genişletilmesi, örgütlenmeye yasağına dair kapsamın daraltılmasını sağladık. 2010 Anayasa Değişikliği ile Birlikte, “Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru” Yolunun Açılmasını Sağladık.
17 Nisan 2015 tarihinde yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin geçici 1. maddesiyle yeniden atanan 28 Şubat mağduru öğretmenlerin hizmet puanı mağduriyetinin giderilmesini sağladık. 2009 yılında Aile Yardımı Ödenmesinde, İki Çocuk Sınırlamasının Kaldırılmasını Sağladık. İtfaiye Personelinin Tamamının “Genel İdari Hizmetler Sınıfı”Na Geçirilmesi Hususunda Gerekli Yasal Değişikliklerin Yapılmasını Sağladık. Yılın her bir yarısı için gerçekleşen enflasyon oranının anılan dönemlerde yapılan artış oranını aşması halinde, gerçekleşen enflasyon oranı ile söz konusu artış oranı arasındaki farkın kamu görevlilerinin aylık ve ücretlerine enflasyon farkı olarak yansıtılmasını sağladık. Tatil Günlerinde Kamu Görevlilerinin İl Dışına Çıkması İçin Verilen İzin Uygulamasının Kaldırılmasını Sağladık. Yaklaşık Olarak 280.000 Sözleşmeli Personelin Kadroya Geçirilmesini Sağladık. Sözleşmeli Personele de Memurlar Gibi Yemek Yardımı Yapılmasını Sağladık. Kamu Görevlilerinin Emekli Maaş ve İkramiyelerinin Belirlenmesinde Kullanılan Özel Hizmet Tazminatı Yansıtma Oranın, Bütün Kamu Görevlilerini Kapsayacak Şekilde 15 Puan Artırılmasını Sağladık.
Ek Ders Ücretinden Yararlanan Öğretmenlerden Yönetici Kadrolarına Vekâleten Atanmış Olmakla Birlikte İlgili Mevzuatı Uyarınca Zam ve Tazminatlar ile Ek Ödeme Farkından Yararlanamayanlara Haftada 15 Saate Kadar Ek Ders Ücreti Ödenmesini Sağladık.
Sınav Görev Ücretlerinin Artırılması Sağladık. Öğretmenlerimizin Ek Ödeme Sorununu Çözdük. Müdür ve Müdür Başyardımcılarımıza İlave Ek Ders Ücreti Ödenmesini Sağladık. Ders Dışı Eğitim Çalışmaları Kapsamında Öğretmenlerin Alabileceği Ek Ders Saati Sayısı Sınırına İlişkin Yüzde 20 Artırım Sağladık. İkili Öğretim Yapan Örgün Eğitim Kurumları Yöneticilerine Haftada 2 Saat Artırımlı İlave Ek Ders Ücreti Ödenmesini Sağladık.
Halk Eğitim Merkezlerinde Görevli Öğretmenlerin Seminer Çalışmalarına Haftalık 15 Saat Ek Ders Ücreti Ödenmesi Devam Edecek. Öğretim Yılına Hazırlık Ödeneğini 2022 Yılı İçin 1.325 TL’ye, 2023 Yılı İçin 1.400 TL’ye Çıkardık. Danışman Öğretmen ile Sınıf veya Şube Sorumluluğu Olan Rehber Öğretmenlere Ek Ders Ücreti Ödenmesini Sağladık. Kazanımlarımızı burada saymakla bitiremeyiz. Bunların dışında çok sayıda hukuki ve kurum idari kazanımlarımız da var. “
ÖĞRETMENLİK MESLEK
KANUNU BU HALİYLE
EKSİK DURUMDA…
Programda Öğretmenlik Meslek Kanununa ilişkin eleştiri ve önerilerini de dile getiren Kılınç, şöyle dedi:
“Öğretmenlik meslek kanununun eksikleri olsa bile bu haliyle bile büyük bir kazanımdır. Ancak bazı ihtiyaçları cevap vermiyor. Bununla ilgili sıkıntılarımız var. Meslek kanunu mevcut haklarımızı koruyacak, kariyer basamaklarında hizmet süresini önceleyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Eğitimin verimliliği ve niteliği, eğitim çalışanlarının hak ettiği değeri görmesi, özlük hakları boyutuyla da emeklerinin karşılığının verilmesiyle mümkündür. 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmenlik mesleğini düzenleyen müstakil bir kanun beklentisini karşılama yönünde olumlu bir adım olmanın ötesine geçememiş, öğretmenlerin beklentilerini karşılayamamıştır.
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, bu kanunun kariyer basamaklarının yeniden hayata geçirilmesi, uzman ve başöğretmenlere ücret ve ilave derece artışı getirilmesi, adaylık sürecindeki yazılı sınavın kaldırılması, öğretmenlere 3600 ek gösterge verilmesi gibi önemli özlük hakları ihtiva ettiğini, bu yönüyle öğretmenlerimizin bir kısım beklenti ve taleplerini karşıladığını, bu anlamda olumlu bir ilk adım olduğunu dile getirdik. Ancak hemen ardından, kanunun bu hâliyle öğretmenlerimizin beklentilerini ve toplu sözleşme masasına taşıdığımız talepleri karşılamadığı, ‘meslek kanunu’ olarak nitelendirilmeyi hak edecek içerikten yoksun olduğu uyarısını yaptık.
Devam eden süreçte sorumlular ve yetkililerle gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde, kanunun, bir milyonu aşkın öğretmenin hak, yetki, görev ve sorumlulukları noktasında bir meslek kanununda olması gerekenleri kapsamadığını, ilave düzenlemelere ihtiyaç olduğunu, özellikle sınava dayalı bir kariyer basamakları sistemi yerine toplu sözleşmede dile getirdiğimiz öğretmenlikteki hizmet süresini esas alan bir kariyer sistemi ihtiyacını vurguladık.
Son olarak, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, öğretmenlerin beklentilerini karşılayacak bir içerikle yeniden düzenlenmesi amacıyla Eğitim-Bir-Sen olarak hazırladığımız kanun taslağı/önerisini Millî Eğitim Bakanlığı’nın, TBMM’nin, Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’nun ve kamuoyunun dikkatine sunduk.
Kanun taslağımızda, sözleşmeli ve ücretli öğretmenliğin kaldırılarak öğretmenliğin resmî eğitim kurumları ile diğer kamu kurumlarında öğretmen kadro unvanındaki kadrolu memurlar eliyle yürütülmesi; kariyer basamaklarında ilerlemede öğretmenlikte 8 yılını tamamlamış olanlar yönünde uzman öğretmenlik, 12 yılını tamamlamış olanlar yönünden başöğretmenlik unvanı alınabilmesi; eğitim kurumu yöneticiliğinin özlük hakları, atama ve terfi yönünden yeniden düzenlenerek iyileştirilmesi; öğretmenlerin ek ödeme, eğitim-öğretim tazminatı, hazırlık ödeneği ve ek ders ücretlerinde artış yapılması, zorunlu hizmet bölgelerinde çalışanlara ilave tazminat ödenmesi; öğretmenlerin görev, hak, yetki ve sorumlulukları mesleki özerklik ve akademik özgürlük ekseninde kurgulanarak ayrıntılı bir şekilde düzenlenmesi; şiddete karşı caydırıcı hükümler getirilmesi gibi somut ve açık öneriler yer almaktadır.
Gelinen noktada öğretmenlerimizin talep ve haklı beklentilerini karşılayacak somut bir adımın hâlâ atılmamış olması, belirsizliğin eğitim çalışanları ve öğretmenlerimiz üzerinde oluşturduğu moral ve motivasyon kaybı, yerinde ve gerekli düzenleme öneri ve çağrılarına duyarsız kalınması üzerine geçtiğimiz günlerde Eğitim-Bir-Sen olarak eylem kararı alarak ilk derse girmeme kararı almıştık.
Öğretmenlerin ve öğretmenliğin hayattaki karşılığının, mesleğin bütün boyutları ve öğretmenlerin beklentileri yönüyle meslek kanunu içerisinde olması noktasında artık daha fazla geç kalınmamalıdır.
Mesleğin hak ettiği şekilde tanımlanması, sosyal zeminde öğretmenlerin itibarının, haklarının korunması ve artırılması, yönetmeliklerle, genelgelerle oluşan görev, yetki, ehliyet, liyakat noktasındaki hüküm dağınıklığının giderilmesi için meslek kanununda ivedi olarak değişikliklerin yapılarak hayata geçirilmesi gerektiğini bir defa daha hatırlatıyoruz.
-Ülkemizde fiilen görev yapan 1 milyonu aşkın öğretmen var iken, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda öğretmenin yetiştirilmesinden emekliliğine kadar mesleğin bütün olarak ele alınmaması; hukuki açıdan boşluk, mesleki açıdan ise yoksunluktur.
-Biz, meslek kanununda, öğretmenlerin özlük haklarının tanımlanmasını ve geliştirilmesini istiyoruz.
-Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik gibi uygulamalar yerine kadrolu istihdamın esas alınmasını istiyoruz.
-Öğretmenlerin mesleki ilerlemelerini sağlayacak şekilde kariyer basamaklarının sınav yerine öğretmenlikteki hizmet süresine dayalı olarak kurgulanmasının meslek kanunu iddiasının ispatı için şart olduğunu düşünüyoruz.
-İstihdamda güçlük çekilen bölgeler başta olmak üzere, zorunlu hizmet gibi dayatmalara son verecek, öğretmeni motive ve teşvik etmeye, imkânlar, fırsatlar ve artırımlı haklarla ödüllendirmeye dair hükümlerin mesleği özendirmeye, mesleği yürütenleri güçlendirmeye ilişkin ön şart olduğunu biliyoruz.
-Öğretmenlerin atanmadan yer değiştirmeye, yetişmeden gelişmeye, eğitim imkânlarından kariyer fırsatlarına, ehliyetten liyakate her konuda belirsizlikten, ayrımcılık ya da ayrıcalık kusurlarından kurtarmaya dönük hükümleri olmazsa olmaz addediyoruz.
-Eğitim ve öğretim süreçlerindeki vazgeçilmez unsurlardan biri olan eğitim kurumu yöneticiliği ve eğitim liderliğinin meslek kanunu kapsamında düzenlenmesini, yöneticilik ve liderlik süreçlerine katılım, bu pozisyonlardaki mali, sosyal ve özlük hakların da mutlaka kanuni bir dayanak ve güvenceyle tanımlanmasını istiyoruz.
Biz, Eğitim-Bir-Sen olarak, hedefler ve gerçekler bağlamında her şeyi içinde barındıran bir kanun içeriğinin oluşmasının mümkün, öğretmenin itibarını hem yükseltmeye hem de korumaya garantör vasfı taşıyan hükümlerin elzem olduğuna inanıyoruz.
Öğretmenin hak ve yetkilerini genişleten, ona destek olan bir içerikle Öğretmenlik Meslek Kanunu konusundaki beklenti karşılanmalıdır. Eğitim-Bir-Sen’in bu hususlar temelinde katkı ve destek sunacağını bu vesileyle bir kez daha temin ve teyit ediyor; siyasi iradeyi, TBMM’yi ve Millî Eğitim Bakanlığı’nı meslek kanununda beklentileri karşılayan değişikliklerin ve dönüşümün bir an evvel hayata geçirilmesi konusunda adım atmaya çağırıyoruz.”
Kılınç, açıklamasının son bölümünde ise eğitim çalışanlarının daha yüksek promosyon alabilmesi için Ocak ayını beklediklerini ve yeni yılda bankalarla daha yüksek rakamlar üzerinden anlaşma yapma hazırlığı içerisinde olduklarını söyledi.