İsrail’i yenerek şampiyon olmak benim için unutulmazdı
HABER/Gizem SARIKAYA- Paris 2024 Paralimpik Oyunları’nda altın madalya kazanan Goalball Kadın Milli Takımı’nın Sporcusu Reyhan Yılmaz (23), İsrail ile oynadıkları final maçındaki galibiyetlerini Gazze’deki insanlara armağan ettiklerini söyledi.
‘İsrail’i yenerek şampiyon olmak benim için unutulmazdı’ diyen Yılmaz; “Unutamadığımız olaylar, tabi ki maçlarımız çünkü her maçta ayrı bir şekilde hazırlanıyoruz. Ama biz A grubuyduk, B grubu bize göre daha kolaydı. Zaten bizim grup ilk 4’ü oluşturdu. Unutamadığımız olay, İsrail’le finalde 2. Kez karşılaşıp ve Gazze’deki insanlara armağan ettiğimiz olay asla unutamayacağım bir şeydi. İsrail’i yenerek şampiyon olmak benim için unutulmaz bir şeydi. Grupta oynadık orada 5-4 yenmiştik. Sonra sürpriz bir şekilde finale çıktılar. Orada 8-3 eze eze maçı bitirdik. Ortada İsrail’in dünya çapında yaptığı bir katliam var. Biz de spor olarak bunun kimleri gücü olduğunu, Türk kadının gücü olduğunu, Müslümanların gücü olduğunu orada tekrar gösterdik” şeklinde konuştu.
ÜS ÜSTE 3 KEZ OLİMPİYAT ŞAMPİYONU OLDULAR
2016 yılı Rio, 2020 yılı Tokyo ve 2024 yılı Paris olmak üzere takım olarak üst üste 3 kez Olimpiyat Paralimpik Şampiyonu olduklarını belirten Yılmaz; “İlk başta 2016 Rio Şampiyonu olduk. 2020 Tokyo’da Şampiyon olduk. 2024’de tekrar Paris’te şampiyon olduk. Ben gidebildiğim kadar gitmek istiyorum. Üst üste kaç tane madalya alabilirsem, almak istiyorum. Yani bu 28 Los Angeles’de sınırlı değil, ben 32, 36 yıllarını da görmek istiyorum” dedi.
Olimpiyatlara hazırlanırken ayda 20-25 gün kamp yaptıklarını ve zorlayıcı bir süreçten geçtiklerini söyleyen Yılmaz, açıklamasında; “Zaten hazırlanırken çok zor hazırlandık. Yani gerçekten bizim için çok uzun bir serüvendi. Çok zorlayıcıydı, çok fedakarlık yapıldı. Takım olarak ailemizden çok birbirimizi görüyorduk. Çünkü ayda 20-25 gün kamp yapıyorduk. Hocamız 5 gün falan izin veriyordu. Zaten böyle büyük bir başarı istiyorsak, büyük bir fedakarlık, emek istiyor. Biz de bunu verdik. Paris’e gittiğimizde de orada çok farklı duygular içerisindeydim gerçekten çünkü uçurum gibiydi. Eğer o uçurumdan düşseydik yuvarlanıp gidecektik ama biz zirveye çıkmak istedik. Takım olarak uçurumdan çıktık ve zirvedeydik. İstiklal Marşı’mızı her katıldığımız turnuvada tekrar tekrar okutmak bizim için vazgeçilmez bir şey oldu. Tribünler zaten doluydu. Türkiye’den gelenler vardı ama aynı zamanda Fransa’da yaşayan Türkler de vardı. Onlarla tribünde maçtan sonra el ele sıkışmak, oradaki çocukların ‘Seninle gurur duyuyorum abla, seni örnek alıyorum’ demesi bizim için apayrı bir motivasyondu” ifadelerine yer verdi.