KOALİSYON VE BAYRAM

KOALİSYON ve BAYRAM

15 Temmuz 2015 Çarşamba 14:03

Seçimlerin sonucunda ortaya çıkan manzaradan hiçbir parti hoşnut olmadı. Sadece HDP barajı geçtiğinden dolayı sevindirik delisi olmuş bir vaziyette ortada dolaşıp duruyor. Ne MHP, ne CHP, ne de AKP kendi seçmeni nezdinde keyifli değiller. Seçimden sonraki ilk travmayı seçim akşamında MHP ve CHP yaşadı.


Evet MHP zor bir dönemeçte idi. Zira Tayyip beysiz bir AKP ile mücadele edecek ve seçim sürecindeki meydanların analizine göre de oylarını epey artırıp tek başına iktidara yürüyeceklerdi. Bu yüzden millete “BİZİMLE YÜRÜ TÜRKİYE” demişlerdi. Ancak hesaplar bozulmuş, beklenen milliyetçi yürüyüş gerçekleşememiş ve sandıkta bu milletin ancak Kürt vatandaşlar kadarı MHP’nin Türk söylemine “EVET” demişti. Şimdi aynı MHP tüm bunlara rağmen bir de genel başkan değişikliği ile başbaşa kalabilir. Ama sanki birinci ve galip partiymiş gibi tok tok söylemlerle gündemi meşgul edip parti içi dengeleri hasıraltı edip duruyorlar. Milletle beraber yürüsün, iktidar da olmasın, ama parti kurmayları değişmesin yeter.


MHP için ortada üzülecek bir manzara var. Çünkü yılların Bahçelisi yine milletin vicdanında karşılık bulamamış ve yine kaybetmişti. MHP, HDP’nin sayısı kadar ancak vekil çıkarabilmiş ve parti için huzursuz ve sıkıntılı günler kapıda görünmüştü. Bu haleti ruhiye ile seçim akşamından “milletimiz MHP’ye muhalefet görevi vermiştir, diğer üç parti birlikte bir hükümet kursunlar, bizim HDP ile işimiz olmaz” gibilerden beyanatlar ile kendi kapılarını çalacak partilere koalisyon adına olumsuz bir fotoğraf veriyorlardı.

CHP ise, ESKİ genel başkanını sıkıntılı bir olaylar zinciri ile değiştirip de yıllardır özlemini çektikleri iktidar nimetine kavuşma adına, Türk milletini “YAŞANACAK BİR TÜRKİYE” diyerek yanına yani ayağına çağırıyordu. Bu sloganda bile garip bir şeyler vardı. Milletin yanına gitme yerine, o aziz milleti partinin yanına çağırmak CHP’nin eskiden gelen bir rahatsızlığı idi. Zira en büyük ilkeleri “halkçılık” olmasına rağmen CHP’nin gelmiş geçmiş tüm genel başkanları, parti kurmayları, parti kareasları, parti polit bürosu halkçı olamamış ve hep halktan ayrı hareket etmişlerdi. Bu yapı, kağıt üzerinde belki halkçı idi ama sokaktaki halka CHP bir türlü benzemiyordu benzeyemiyordu.


HDP ve Kürtler ilk defa büyük bir riske de girerek tek başlarına seçime girdiler ve kazandılar. Bu seçimin galibi ülkede en az oy alan yani barajı geçen HDP oldu. Hükümet karşıtı medya, HDP adına günlerce zil takıp oynadılar kanallarında. Halktan en çok oy alan partiyi mağlup, en az oy alan partiyi ise galip sayıyorlardı. AKP hükümetleri ile 13 yıl nasıl bir iktidar özlemi ve travma yaşadıkları belli oluyordu.


Tüm bu ayak oyunlarına ve demokratik senaryolara rağmen aldığı oylar ile birinci parti olan ama oylarında yüzde beşlik bir düşüş yaşayan AKP, seçim akşamından itibaren sonuçları en rahat karşılayan parti oldu. Zira nasip vardı, imtahan vardı, takdir vardı. Tayyip bey üzgün, Davutoğlu bey mahcuptu. Ama her ikisi de nasibi bilir, takdiri bilir, kısmeti bilir, Hakkı bilir, imtahanı bilirlerdi. Duruma çabucak adapte oldular ve millet için gereken her türlü çalışmanın ve koalisyon formüllerinin içinde olup bu ülkeyi yakaladığı bu çizgide kararsız bir durumda bırakmayacaklarını deklare ettiler. Bu samimiyetin karşılığında, TBMM başkanlığı için yapılan tüm senaryolar yerle bir oluyor Baykal ve Ekmelettin beylere rağmen AKP’li eski Milli Savunma Bakanı İsmet YILMAZ bey meclis başkanı seçiliyordu.


Artık zaman koalisyon kurmaya zamanı. AKP hükümeti kurma görevini Cumhurbaşkanımız Tayyip beyden aldı. Davutoğlu beyin, ilk turda olmazsa ikinci turda bu işi başaracağından ümidi var. CHP iktidar olma, ya da en azından iktidar ortağı olma konumunda gibi. Açıklamalarında kırmızı çizgilerimiz deseler de iktidarı çok ama çok özlemişler. O kadar ki, MHP’ye başbakanlığı verecek kadar çok özlemişler. Akıllarına gelen ilk ihtimal (MHP+CHP+HDP) tutmayınca AKP ile kurulacak muhtemel bir hükümette daha fazla pazarlık şansları olsun diye işi kıvamında götürmeye çalışıyorlar.


Bu ülke dünya ekonomilerinin sallandığı bu günlerde hala dimdik ayaktadır. Bu ülke, tembel komşumuz Yunanistan’ın borçlarını ötelemek için, İMF ve Avrupalı para babaları karşısında taksit üzerine taksit için adeta yalvardığı bu günlerde dimdik ayaktadır. Üçüncü boğaz köprüleri ve üçüncü havaalanları ile, kendi  uçağı ile, kendi helikopteri ve kendi İHA’sı ile hala dimdik ayaktadır. Yani bu ülkenin bu kadar dinamiği var. Bu kadar hizmetleri var. Büyük Usta gibi bir cumhurbaşkanımız, Davutoğlu gibi bilge bir başbakanımız var. Çok şükür ki, dünya düzeni adına Müslüman Türk milleti olarak idealimiz var, heyecanımız var, aşkımız var.


Evet, iki-üç gün sonra da bayram var. Bayramı bayram edebilmek adına şu zor günlerde tüm liderlere ülke adına sağ duyulu olma adına ihtiyaç var. Bu kadar varlığa rağmen ülkeyi yönetme adına çorba pişiremezsek halimize epey gülecek de var. Benden söylemesi…

 

İsmail TANIŞMAN

DİĞER HABERLER