Meslek yok oluyor
Haber-Gamze HAN - Isparta’da 65 yıldır terzilik yapan Muzaffer Küçükçakır (76), küçük yaşta başladığı mesleğin yok olma noktasına geldiğini anlattı.
Babasının yönlendirmesiyle terziliğe başladığını söyleyen Küçükçakır, yıllar içinde mesleğin geçirdiği değişimi ve el işçiliğinin değer kaybettiğini aktardı.
Küçükçakır; “Bu işe ilkokulu bitirdikten sonra 11 yaşında çıraklıkla başladım. İşim aslında bayan işiydi. Çırak ve kalfa olmadan yapılmazdı. Ama zamanla mecburen tamirat işleri yapmaya başladım. İşe başladığımız ilk yıllarda o kadar çok çırak ve kalfa vardı ki ustamın yanında 12-13 kişi fabrika gibi çalışırdık. Şimdi 1 tane bile çırak bulmak mümkün değil, heves eden yok. Çocuklar okumaya yöneliyor, üniversite bitiriyor ama iş bulamıyor. Askerden döndükten sonra dükkan açtım. Eskiden sıfırdan dikim yapardım: etek, döpiyes, gelinlik, manto dikerdim. Çırak ve kalfa bulamadığımız için yeni dikimi bırakıp tamirat işine döndüm. Son yıllarımız da artık bitiyor. Çırak yetiştiremedim. Eskiden heves eden olurdu ama devamını getiren çıkmadı.Bizim zamanımızda çıraklık kolay değildi. Ustamız ev yapıyordu, tuğla kum taşımaya götürüyordu. Babama ‘Sen beni terziliğe mi verdin, ameleliğe mi verdin?’ dedim. O da ‘Böyle pişeceksin, öğreneceksin’ dedi. Ustam da bana ‘Dünyanın neresine gidersen git başarılı olursun’ derdi. Ama bu meslek bitti. El işiyle yapan kimse kalmadı. Kunduracılık nasıl bittiyse terzilik de öyle bitti. Konfeksiyon çok gelişti, dikişle aynı kaliteyi veremezsin. Aslında bizim de konfeksiyona dönmemiz gerekiyordu ama yapamadık. Çünkü eleman olması lazımdı, tek başına yapılacak iş değil. Büyük şehirlere gitmiş olsaydık belki konfeksiyona geçerdik ama Isparta o zamanlar daha küçüktü” diye konuştu.
Kumaş kalitesinin de zaman içinde değiştiğini söyleyen Küçükçakır; “Geçmişte kumaşlar iyi yünden yapılırdı. Şimdi petrolden öyle kumaşlar üretiliyor ki hayran kalmamak elde değil. Zannedersin hakiki yün. Ama ucuza mal etmek için onların da kalitesi düştü. Tabi iyi yapan konfeksiyonlar da var, kötü yapan da var. Parana göre alıyorsun. Bugün 10 Bin liraya mont var, 3 Bin liraya mont var; tamamen kumaşın kalitesine bağlıdır. Eski yıllarda diktiğim mantoları hala giyen müşterilerim var. Karşılaştığımızda ‘Senin diktiğin mantoyu hala giyiyorum’ diyorlar. Ama artık onlar bitti. Mesleğimi severek yaptım. Severek yapmadığın işte başarılı olamazsın. Hala işimi sürdürüyorum ama bu pasaj yıkılacağı için mecburen bırakmak zorunda kalacağım. Dışarıda dükkan tutmak istesem çok pahalı, hakkından gelmek mümkün değil” dedi.
El emeği ürünlere hak edilen değerin verilmediğini belirterek, açıklamasında; “Gençlere tavsiyem, konfeksiyon atölyelerinde yetişirlerse ancak bu işin devamını getirebilirler. Ama el işi yapacak kimse çıkmaz. Çünkü el işiyle para kazanılmaz. Çok emek gerektirir, maliyeti yüksek olur. Eskiden haftada 1 manto dikerken şimdi seri üretimde günde 4-5 tane çıkıyor. El emeği ürünlere de artık değer veren kalmadı. İlmek ilmek işlenen sabır isteyen bir iş. Isparta’da elde dokunan halılar vardı, onlar bambaşkaydı. Sonra fabrikasyona döndü, el halıları bitti. Bizim terzilik de aynı şekilde bitti” şeklinde konuştu.