MUHAFAZAKÂR KÜLTÜR

MUHAFAZAKÂR KÜLTÜR

24 Mayıs 2015 Pazar 18:22

 Seçimler bir ülkehalkının kendini yönetecek idarecilerinin demokratik zeminde oy kullanılarakbelirlenmesidir. Ülkemizde Cumhuriyet’in ilânından 1946 yılına kadar geçen tekparti döneminde yapılan seçimlerde, demokratik zeminden söz edilemeyeceği gibihalk iradesinin sandığa yansıması da söz konusu değildi. Zira o dönemde mevcutolan tek parti CHP idi. Başka parti kurulmasına uzun yıllar izin dahiverilmedi. Tek partinin vekillerini halk, sandığa gider ve açık oy gizli tasnifsaçmalığıyla güya hür iradesi ile seçerdi! Yani tek parti CHP kimi isterse,halk da onu seçmek zorunda idi. Başka bir seçenek de yoktu. Savaştanyorgun-argın çıkmış halkın önüne konan bu demokrasi ve seçim işinden ne bilgisivardı ne de ilgisi. Seçimden ve seçilmeden haberi de yoktu, oy verirken itirazhakkı da yoktu.

 Genç Cumhuriyetikurarak iktidara geçen Atatürk ve arkadaşlarının aksine halk, bu yeniyönetimden hiç memnun değildi. Ama millet başka parti tercihi de yapamıyordu.Böylece bu millete zorla 20-22 sene tek parti zulmü dayatılmıştı.

 Baştaki CHPzihniyetinin izni ile değil de ama şartların zorunlu kılmasıyla 1946 yılındanitibaren çok partili hayata geçilebildi. Kabrindeki Atatürk’ün sanırımkemikleri sızlıyordu. CHP’nin başındaki İnönü ise bu durumdan hiç de mutludeğildi. Zira bu “ahmak” (!) millet CHP dışında başka partileri seçebilirdi.Nihayet CHP’nin korktuğu oldu ve bu muhafazakar millet 1950 seçimleri ileİnönü’ye rağmen MENDERES’i iktidara getirdi.

 İnönü ve CHPseçimlerle eski iktidarını tekrar elde edemeyeceklerini anlamışlardı. 1960yılında askere devrim yaptırılarak, millete rağmen iktidar tekrar CHP’ye geriverilebildi. Halk yine mazlumdu, mahzundu ve şaşkındı. Bu yıllarda sağ ve sololarak kutuplaştırılan bu millete yeni kurulan partiler de derman olamıyordu.Zira bu millet muhafazakâr idi. İnancından ve irfanından vazgeçmiyordu. Sevdiğizaman çok seviyor, nefretini ise çok şiddetli yaşıyordu. Gittikçe yükselenmuhafazakâr kültürün sözcüsü Erbakan Hocanın söylemlerinden emperyal güçler heprahatsız oluyordu. Demirel’in altı kere gidip yedi kere gelmesi ve Ecevit’inmuhafazakâr olmayan beyaz Türklerin hazır kıtası olarak hep nöbette olması gibiolumsuz ve uyumsuz (!) yılların ardından 1980 yılında Amerika’nın da desteğiile tekrar askeri bir darbeyle demokrasiye ara veriliyordu.

 Rahmetli ÖZAL ilebiraz nefes alan muhafazakâr insanlar, Özal sonrası dönemlerde de yine çokmutlu olamadılar. Özal’ın zamansız ölümü ile Demirel’i cumbaba yaparak ülkeyeve millete şekil vermeye kalkan güdümlü siyaset ve demokrasi yine yanılmıştı.Bu yıllarda yapılan seçimlerde Tansu’lu, Yılmaz’lı ve Bahçeli’li koalisyonhükümet denemeleri de başarılı olamayınca, ister istemez 2002 yılında yinemuhafazakâr insanların marifeti ve oyları ile Ak Parti ve ERDOĞAN işbaşınageldi.

 Aziz Türk milletibugünlere çok çetin geçen ve çok pahalıya mal olan siyasi tecrübeleri yaşayarakgeldi. Bildiğimiz şey, seçimleri önemli kılanın, bir ülkenin içinde bulunduğuzaman diliminden kaynaklanan zor şartlarıdır. Dünya devletleriyle olan siyasi,askerî ve ekonomik ilişkiler, bölgedeki komşu ülkelerle olan inanç ve kültürbağları işte bu zor olan şartlardandır. Dış güçlerin içinizdeki maşalarıkullanarak ekonomik gücünüzden tutun da istihbârat teşkilâtınıza kadar elegeçirme çabaları, bu zor şartların üstüne ilave edilmesi gereken daha vahimşartlardandır.

 İşte dünyaya mutlulukve refah getireceği iddiası ile Osmanlı’yı yıkan emperyalist güçlerinbuldukları demokrasi denilen seçme/seçilme düzeni ile Osmanlının muhafazakârtorunlarının imtahanı böyledir. Bu şartların sonucu olarak bu muhafazakârmilletin yıllardır özlemle beklediği çizgi olan AK PARTİ ülke siyasetindeiktidara gelmiştir.

 Seçimlere onbeş günkala görünen o ki, millet olarak, muhafazakarlar olarak eğer şu son üç-beş yıliçinde yaşadıklarımız, bizleri derin düşüncelere sevk etmiyorsa, devlet-milletolarak, bundan sonra karşılaşacağımız komplo ve darbe planlarına karşı dik birduruş ortaya koyamayacaksak, yarınlarımız bu günümüzden daha sıkıntılı, dahaacılı, daha kötü olacak demektir..

 7 Haziran seçimlerinibu açıdan fevkalade önemsemek gerekiyor. Millet olarak, üzerimizde oynananoyunların bozulması için, vereceğimiz her Oy’un ne demek olduğunu iyi hesapetmeye mecburuz.

 Evet, bu son seçim,işte bu hatırlatmaya çalıştığımız gerçekler adına önemlidir. Bu coğrafyanınyetim çocukları olarak, hayatımızın her alanını, yaşadığımız müddetçeyaptığımız tercihler ve seçimler belirlemektedir. Bu seçimin sonucunda, bir OYiçin oynanan oyunların içinde, başımıza ne çorapların örüldüğünü hep beraber göreceğiz.Varlığımıza ve imanımıza ne tuzakların kurulduğuna hep beraber şahit olacağız.Yine vazife her zaman olduğu gibi bu milletin üçte ikisini oluşturanmuhafazakârlara düşüyor. Bu coğrafya ve bu millet üzerine oynanan oyunlarıbozmak için… Kalın sağlıcakla…!

 İsmail TANIŞMAN

DİĞER HABERLER