Hatırlayacağınız gibi geçtiğimiz hafta ‘Markalarımızı büfeleştirelim başlıklı haber yorumumu okumuşsunuzdur
Neyse bu konuyu bir kenara bırakalım ve ikinci önerimizi yine kamuoyunun gündemine ve dikkatine sunmaya çalışalım.
Bizler proje üreten, üretilen projeleri kamuoyu ile paylaşan ‘Herşey Isparta için’ sloganı ile yaşayan, birer Isparta sevdalısı olarak, yazmaya ve konuşmaya devam edeceğiz.
Ünüversitenin içerisine yapılacak olan ‘Gül vadisi’ projesi BAKA katkıları ile ilimize kazandırılacak,Ispartanın vitrini olacak önemli ve güzel bir proje. En kısa zamanda hayata geçirilmesi ve insanların beğenisine sunulmasını bekliyoruz. Belkide bu proje birbaşka düşünceyi doğurmuşur. Çok yakın dostlarımın bana ilettiği yine Çünür taraflarına ‘Üniversite köyü’ projesi. Yani merkezdeki cafeler caddesinin daha detaylı, ayrıntılısını düşünelim. Ya da projemizi biraz daha açalım. İçerisinde her türlü eğlence ve alışveriş mekanlarının olduğu, Üniversite öğrencilerinin giriş ve çıkışlarının kontral altına alınabildiği, güvenliğin en üst seviyede sağlandığı aynı anda 10 bin öğrenciyi ağırlayabileceği bir üniversite köyü, inanıyorumki Gül vadisi ile entegre edilebilecek, Isparta’nın ufkunu açacak önemli bir proje diye düşünüyorum.
Yine bu projeden hareketle Kaymakkapı meydanı, müftülük yanındaki ‘Türk köyü’nün daha büyük ve kapsamlısını hayal edebileceğimiz ‘Kültür köyü’ projeside Ispartayı uçuracak önemli bir proje diye düşünüyorum. kültür köyünde Ispartanın el sanatlarından, organik ürünlerine kadar satılabileceği, dışardan gelen yabancıların gezebileceği önemli bir proje diye düşünüyorum.
Son olarak ‘Engelliler köyü’ projesi ile bana ulaşan üç önemli projeyi kamuoyunun dikkatine, Ispartanın sahiplerine iletme görevimi yerine getirdiğimi düşünüyorum.
Projeleri dilimin döndüğü kadarı ile anlatmaya çalıştım..
Bu projeler masaya yatırıldığı zaman, o masanın etrafındaki şehir plancıları, mimarlar ve diğer ilgili kişiler projenin içerisini çok daha güzel ve ayrıntılı dolduracağını ve oürtaya çok güzeil bir fotoğraf çıkacağından eminim.
Ben sadece gözlerimi kapatıp hayal ettiğimde Ünüversitenin oradan şehrin girişine kadar olan o bölgenin tam bir yaşam alanı olabileceğini düşünüyorum. bu alanın içerisine mevcut IYAŞ, IYAŞ AVM, Oto gar yanındaki işletmeleri, böcüzade parkı da dahil ederek Çünür yolunun sağı ve solunun bahsettiğim projeler ile bir bütünlük sağlanabileceğini düşünüyorum.
VALİNİN SÖZLERİ
Geçtiğimiz hafta Basın klübünde gazeteci arkadaşların sorularını cevaplandıran Isparta valisi Memduh Oğuz’un inanç turizmi ile ilgili düşüncelerine katılıyorum ve destekliyorum.
Devleti temsil eden bir ilin valisinin siyasi görüşü, yaşam şekli ve söylemleri ve gelecekle ilgili beklentilerinden ziyade tesbitleri benim için çok daha önemli.
Mekke, Medine, Kudüsten sonra Isparta söylemini farklı algılayanlar, farklı yorumlayanlar çıkabilir, her yoruma ve görüşe saygı duyarım.
Lakin sayın valinin Ispartanın değerlerini ön plana çıkartacak bu benzetmesinin ardındaki gerçek payınıda kimse inkar edemez.
Isparta hem Saidi Nursi cemaati için, hem de hiristiyanlar için önemli bir şehir. İnançı turizmi için gerekli alt yapı yıllar önce oluşmuş ve bugün bundan istifade etmenin zamanı olduğunu düşünen sayın valiye bende katılıyorum.
Biz neyin peşindeyiz, ne gibi beklentilerimiz var? Öncelikle bunun tartışmasını yapalım. Sanayi, turizm, eğitim ve tarıma dayalı beklentileri ve hedefleri olan Ispartanın teşfik kapsamına alınmaması, siyasi iktidar tarafından yeteri kadar desteklenmemesi gibi son günlerde gündemi oluşturan bu serzenişlerimizden sonra Isparta’yı uçuracak, zenginleştirecek, yeni istidihdam ve çalışma alanlarının yoğunlaşacağı inanç turizminden fazlası ile pay kapmanın kime ne zararı olabilirki. Dünyada ve Türkiye’de bunun birçok örnekleri vardır.
Ben Isparta’nın markalaşmasının turizmden geçeceğini düşünüyorum.
Turizmde alternatiflerimiz çok fazla. Bunların başında inanç turizmi geliyor. İnanç turizmine ilave olarak Davraz kayak merkezi ve yaz kampları, Eğirdir, Yazılı kanyon, Kovada, Gölcük ve Kızıldağı ilave edebiliriz. İslamköy’deki Süleyman Demirel demokrasi müzesini unutmamalı, Gül sezonundaki gül turizmini ilave etmeli, ileride gül vadisi, Ünüversite köyü, kültür köyü ve özürlüler köyü gibi albenisi olan yeni projelerinde ilave edilmesi ile birlikte hem yurt içi hemde yurt dışından gelecek 20 milyon turiste hitap edecek bir şehrin turizm girdilerinden elde edeceği gelirle Antalya gibi turizmin başkenti olan şehirleri sollayarak sayın valinin dediği gibi önemli şehirler arasındaki yerini alacağını düşünüyorum.
Fikir üretmek, proje geliştirmek, insanların görüşlerin eleştirmek yerine saygı göstermek bu kadar zormu? Kim olursak olalım bir masanın etrafında toplanarak bu görüşlerimizi paylaşalım ve yol haritasını birikte çizelim. Göreceksiniz ki; birlikten, beraberlikten, dayanışmadan ve hoşgörüden kazanan hem Isparta hem de bizler olacağız.