Rahmetli komşum Mahir GÖKER bey meclis üyesi seçildiğim gün tebrik için uğradında hocalık ve komşuluk görevi hatırına (mekanı cennet olsun.) meclis üyeliğimle ilgili ilk öğüdünü vermişti.
“Sen yenisin, toysun. Meclis toplantılarında olur olmaz her şeye atlama. Bizimkiler (MHP), çok hınçlı ve kinli olabilirler. Bu siyasetin doğasında var. Seni, çırpıştırırlar, bir hoca ve bir komşun olarak çok üzülürüm. Bırak, mecliste bir önceki dönemde görev yapan tecrübeli arkadaşların gerekli mücadeleyi versinler. Sen, bir yıl olayları gözlemle. Meclisin işleyişine bak. Dersini çalış. Kendini hazır hissettiğin zaman müdahil ol, ortaya çık.” demişti. Hocamın bu sözünü tecrübe adına dikkate aldım. Fakat benim hazırlık ve meclise alışma sürem epey fazla sürdü. Artık bu şehirde yaşayan, bu şehrin bir sevdalısı olan, idealleri olan biri olarak, siyaset adına bu şehre katkı anlamında doğru bildiklerimi, doğru zamanda, doğru yerde, doğru şekilde ifade etmeye başladım. Ama gel gör ki, daha öğreneceğim çok şey var.
İl Genel Meclisi 2005 yılında depreme dayanıksız olduğu gerekçesi ile test yaptırdığı kendi binasının güçlendirme veya yıkımı için bir karar almıştı. Bayındırlık İl Müdürlüğü’nce verilen rapor doğrultusunda yıkım kararı alınmış, konu mahkemeye intikal etmiş, iki yıl süren dava sonucu mahkeme İl Özel İdaresi lehine, kiracıların aleyhine karar vermiş ve bina tahliye edilmişti. O gündür bu gündür şehrin en güzel ve en işlek yerindeki bina metruk bir vaziyette kendisi hakkında verilecek kararı beklemektedir.
Geçen yıl İl Genel Meclisi bir anket düzenleyerek halka sorup burasının otel olup/olmaması noktasında karar almıştı. Belediye Meclisi’ne de kat yükseltilmesi ile birlikte “ticarî alan” işaretlenmesi talebini iletmişti. Yani İl Özel İdaresi Kaymakkapı Meydanı’ndaki kendi mülkü üzerine alt katları iş merkezi ve üst katları otel olarak kullanılabilecek bir yapıyı yap-işlet-devret mantığı ile yapmak veya yaptırtmak istiyordu. Bu istek Belediye Başkanlığı’na yani meclise geldi geleli, futbol topu gibi oradan oraya savruluyor, spekülasyonların konusu oluyor ve ağızlarda siyasi malzeme olarak dolanıp duruyor.
Belediye meclisimizin bu işi çözme adına geçen Temmuz ayındaki olağanüstü toplantısından sonuç çıkmadı. Ağustos ayındaki toplantısında ise MHP grubu adına Metim KAYA bey çekimser kalacaklarını kamuoyu ve basın önünde bildirmesine rağmen, çok demokratik (!) bir usulle otele kat yüksekliği konusunda izin ve ruhsat verilmesinin oylamasına geçildi. Oylamada belediye başkanımızın isteği ile “hayır” diyenlerin tek tek isim tespitinin ardından, tekrar tekrar “hayır diyenler” sözü ile dört kez tekrarlanmış yani meclise aba altından sopa gösterilerek oylamada nasıl bir tavır almaları gerektiği hissettirilmiştir. Hal böyle olunca çekimser kalınacağı noktasında grup kararı aldıklarını açıklayan MHP grubu çözülerek, ancak ön sıralarda oturan grup sözcüsü ve 4 MHP’li meclis üyesi belediye başkana rağmen çekimser kalabilme dirayeti göstermiştir. Diğerleri MHP grup kararının aksine “hayır” demişlerdir. MHP İl Genel Meclisi Üyelerinin de izlediği oturumda, İl Özel İdare binası yapım-kullanım durumu, MHP grup kararına rağmen skandal bir şekilde Belediye Meclisi’nce “tekrar” reddedildi.
Bundan sonra hemen skandalı örtme çalışmaları başladı. İlk görev Orhan EREN’e verildi. “Aslında MHP grubu olarak otele “evet” diyecektik. Hep o AKP’liler yok mu, ortamı gerdiler ve bizi suçlamak için olayı bize ihale ettiler.Değilse kararı yine geçerdi, dedi.. Daha sonra sahneye Sayın belediye başkanım çıktı. Siyasi zekasını da (!) kullanarak, bizi ve kamuoyunu siyaseten salak yerine koyarak yapmış olduğu dayatmayı, aba altından sopa göstermeyi, sanki olayları izleyen millet unutmuş gibi “aslında her şey bitmiş değil, tekrar getirsinler, tekrar değerlendirelim”, diyerek tepkileri absorbe etme operasyonu gerçekleştirdi. En büyük ve en vahim hamle de MHP İl başkanımız İsa YALÇIN beyden geldi. “Ak Parti grubu meclisteki oylamada gizi oylama isteyerek, hem hayır diyecekler hem de MHP grubu hayır dedi diyerek suçu üzerimize yıkacaklar”. Dedi. Yukarıda belirtmiştim “bu siyasette öğreneceğim çok şey var” diye. Büyükler derdi ki, siyaset; hem adamı döveceksin hem de adam öldürüyorlar, kurtarın diye vaveylayı koparma sanatıdır. Ancak okuduğum İHL’nde bana iki şey öğrettiler. İlki, mezhep imamımız Ebu Hanife’ye göre mesleklerin en şereflisi siyaset makamıdır, diğeri ise en büyük yedi günahtan birisinin “iftira”olduğudur. İsa beyin beyanatını gördüğüm andan itibaren büyük bir hezeyana kapıldım. Zira siyaset gönül işidir. Fedakarlık işidir. Herkesin kendi idealleri adına toplumuna şehrine hizmet etme sevdasıdır. Bu yüce sevda adına yapılanları bir il başkanı nasıl çiğner? Nasıl görmezden gelir? Nasıl birilerine bile bile iftira atar? Benim anlamadığım, hesap gününden herhangi bir korku yaşamadan, bir siyasetçi, bir il başkanı nasıl böyle pervasız ve korkusuzca sözler sarfedebilir? Bizim onun bu sözlerinden dolayı incinmemiz sebebi ile kendisi bizim ahımızdan hiç mi çekinmez? Toplumun önünde bir numara olan bir il başkanı, siyasi ideallerini hiç hesaba katmadan bu kadar insafsız beyanatları nasıl verir, çok üzüldüm.
Son meclis toplantısında grup sözcümüz Ahmey AYDEMİR’in rahatsızlığı nedeni ile nöbetçi sözcülük görevi bana verilmişti. Yaptığımız meclis öncesi grup toplantısında MHP grubunun işi bize ihale etmek için gizli oylama isteyebileceği, böylesi bir durumda oy birliği ile hep beraber meclisi terk etme ve basın açıklaması yapma kararı aldık. Allaha şükür mecliste buna ihtiyac kalmadı. Sonuçta MHP grubunun hangi nedenle bu türlü açıklamalar yaptığını anlayamıyorum ama temsil ettiği misyon adına hiçbir şey için, hiçbir zaman bu şekilde bir siyaseti tasvip etmediğimi belirtiyor, sayın MHP il başkanının konu iler ilgili tarafımızdan özür dilemesini bekliyorum. Kendisini yapmış olduğu iftiradan dolayı Allaha havele ediyorum. Son söz olarak İsa Yalçın başkanın beyanından sonra AK Parti İl Başkanımız Uzaktaş beyin bir arkadaşımızı arayarak: Yoksa siz gruptan sonra kendi aranızda herhangi bir şey konuştunuz mu, ne oldu da? İsa Yalçın neden böyle bir beyanatta bulunuyor? Ben böyle bir şeyi AK Parti il başkanı olarak tasvip etmem ve MHP il başkanının da tasvip edeceğini zannetmem, diyerek gerçek bir il başkanı ağırlığı ve tavrı sergilemiştir. Rabbim der ki: İnsanların hesabı varsa, benim de bir hesabım vardır. Bana bir meclis üyesi olarak, İsmail TANIŞMAN olarak gerekli uyarıyı yapmak düşüyor. Mevlam görelim neyler, neylerse güzel eyler…
Sasygılarımla..
..