ŞARK KURNAZLIĞI KİMSEYE FAYDA ETMEZ…!

Şark kurnazlığı kimseye fayda etmez…!

11 Eylül 2024 Çarşamba 15:22

Gündemde iki haftadır “kılıç çeken teğmenler” olayı var ki, herkes olayın işine geldiği ucundan tutup istediği gibi yorumluyor. Bağıranlar, çağıranlar, savunanlar, ayıplayanlar ve daha neler… Nihayet MSB gereken açıklamayı yaptı. “Yaşanan olayın her yönüyle incelendiğini, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde disipline aykırı olaylara asla müsamaha edilmeyeceğini, görüntülerin bağlamından koparılmaya çalışıldığını” bildirdi. Ayrıca açıklamada, “TSK’ya hakaret edenlere suç duyurusunda bulunduk” da denildi.

Aslında bu teğmenler olayı biraz abartıldı. Zira, tören sonrası kılıç çekip yemin edenler, 965 mezun teğmenin sadece 250-300 kadarı. Olay aslında o kadar masum başlıyor ki, resmi tören bitmiş, protokol ve misafirler dağılmışlar, gelen aileler çocuklarıyla tören meydanında kucaklaşıyor, resim çektiriyor… Hep beraber o ana şahitlik edip mutluluklarını gösteriyorlar… Herkes mutlu ve coşkulu…
Ancak olan oluyor, başta dönem birincisi teğmen kızımız olmak üzere bazı teğmenler bir yerlere mesaj verip, kendi ikballerini de garanti altına almak ve “aman ne iyi askerler” sıfatı almak için bu milletin ortak paydası Atatürk’ü de istismar ederek “M. Kemal’in askerleriyiz…!” abası altından birilerine sopa gösterme ihtiyacı duyuyorlar… Bunun adı orduda “disiplin” suçudur, tören emirlerine karşı gelmektir… 
Bu kılıç çekme ve yemin görüntüsü zengin dilimiz Türkçeden iki tane deyimi hatırlatıyor bizlere. “Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğin Niğde’ye”  ve “Şark kurnazlığı” deyimleri…
Hemen açıklayalım. Ey kılıç çeken 300 teğmen, madem birtakım mecralara, M. Kemal askeri olmak üzerinden bir mesaj verme sevdanız ve yemininiz vardıysa, size dönem birincisi olarak mikrofon takdim edildiğinde, protokolün önüne kadar gelip Sayın Cumhurbaşkanımıza selam durup plaket aldığınızda birşeyler yapmalıydınız… Ama yapmadınız. Ama ne yaptınız? Konuşma yaptınız, plaket aldınız, selam durdunuz.. Bunları yaparken hiç gıkınızı çıkarmadınız. Askeri ciddiyet adına, dut yemiş bülbül gibi askeri emirlere ve teamüllere uygun davrandınız…
Ama herkes dağılıp da tören bitince, “eski 28 Şubat kalıntısı vesayetçi askerlere veya ilgili siyasilere de bir görüntü yapalım” diyerek kılıç çekip ve M. Kemal’in askerleriyiz diye bağırdınız… Bu kadar önemsediğiniz, yemin etmeler ve kılıç çekmeler herkes dağıldıktan sonra mı yapılır? Nerde kaldı delikanlılık? Genç teğmenler, kusura bakmayın ama bunun adı M. Kemal askerliği değil olsa alsa şark kurnazlığı oldu… Aslında herkes bu olayda biraz delikanlıca bir damar görmek isterdi ama göremedik. Artık BOR’un pazarı geçti, eşek behemehal Niğde’ye sürülecek… 
Yazık ettiniz kendinize ve üç yüz kadar arkadaşınıza… Bu memlekette kimsenin M. Kemal ile ilgili sıkıntısı yok. Kurucu devlet başkanımız olarak yaşadı, kendi anlayışına göre bu ülkeyi ve milleti muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak için ölünceye kadar çalıştı. Nihayetinde Anıtkabir’de ebedi istirahatgahında uyuyor. Gerçekte M. Kemal’in askeri olmak; onun ülküsü ve ideali adına asil Türk milleti için çalışmak, üretmek, millete hizmet ederek, bu ülkenin savunmasından sanayisine kadar muasır ülkelerin seviyesine getirmeye çalışmakla olur. 
Eğer yeni teğmenler olarak, bu devletin askeri ve ordusuyla ya da yönetimiyle ilgili kaygılarınız varsa, legal yollardan harekete geçer sonuçlarını da beklersiniz. Bakın bu ülke, 25 senedir bu memlekette askeri vesayeti bitirmiş ve özgür dünyada kendine yer edinmiş, emperyal güçlere “dünya beşten büyüktür” diyecek kadar cesur ve bölgesinde ülkesini barışın mimarı bir çizgiye gelmiştir… O kadar ki, uluslararası ve bölgesel sorunlarda herkes biliyor ki, artık Türkiye olmazsa olmaz aktördür… 
Şunu anlamanız gerekirdi ki, törenin sonunda sizler gibi aileleri ile hatıra resmi çektiren ama size katılmayan daha 600 kadar teğmen bu komployu anlamış ve sizinle beraber kılıç kaldırmaya da gelmemiştir. Neden acaba? 
Hem madem böyle bir yemin ve kılıç çekme isteğiniz vardıysa, keşke bu olayı daha önceden askeri komutanlarınızla istişare ederek, hep birlikte ve tören içerisinde olması konusunda çalışmalar yapsaydınız. Ya da Tayyip bey ve misafirler de size katılsaydı, hep beraber kılıç çekeydiniz. Zaten yüzlerce senedir askeri iç hizmet kuralları çerçevesinde 175 senedir o kılıçlar törenlerde çekilip gösteri mahiyetinde zaten kullanılıyorlar. Kimsenin de sizin kılıçlarınızla ilgili sıkıntısı yok zaten…
Unutulmamalı ki, bu ülke güvenlik açısından herhangi bir tehlike ve vesayet gördüğü zaman gerektiğinde kolunu keserek her türlü tedbiri almakta hiçbir sakınca görmemiştir. Geçmişe baktığımızda milli şefimiz İsmet İNÖNÜ, ordumuzun çizgisine aykırı hareket eden Talat AYDEMİR olayında 1500 muvazzaf askerini terhis etmekten çekinmemiştir. Yine 15 Temmuz darbesine karışan yüzlerce silahlı kuvvetler personelini yargılayarak gerekli cezaları da vermiştir. Bu millet, gerektiğinde devlet ikbali için her türlü kararı almaya muktedirdir. Bizim bin yıllık devlet geleneğimizde bu hep böyle olmuştur…
Zamansız çekilen kılıcın hesabı zor olur, keşke olmasaydı. Tarih bunun örnekleri ile doludur. Hepimiz bu vatan için can verdik, kan verdik, gerektiğinde vermeye de devam edeceğiz. Kimse kimseyle bu vatanın sahiplenilmesi konusunda da yarışmasın… Daha düne kadar Ayasofya Camiinde kılıç kuşanan Diyanet işleri başkanına saldıranlar, bugün size aferin diyerek gaz veriyorlar... Aman gaza gelmeyin ve sakin olun. 
Keşke bu ülkede herkes kendi işini yapsa.. Siyasetçi işini, amir işini, memur işini, öğretmen işini, çiftçi de kendi işini.. Ama yine herkes en iyi şekilde ülkesine ve milletine hizmet etse… Gidişatı beğenmiyorsan, zaten beş yılda bir önüne sandık geliyor… Verirsin oyunu-reyini beş yıl sonra değiştirirsin yöneticilerini… Olur biter… Bunun haricindeki tercihler hep sıkıntılı… Benden söylemesi…!
İsmail TANIŞMAN

DİĞER HABERLER