TEPE NOKTASI ÖZELEŞTİRİSİ
Sonunda 21 Haziran İstanbul seçimleri kazasız belasız, demokrasi kültürü içinde sona erdi. Ak Parti’nin itirazı üzerine yenilenen bu seçim, hem ülkemiz siyaseti hem de yeryüzüne kendilerince düzen vermeye çalışan egemen güçlerin elinde oyuncak olan çaresiz dünyamız için fevkalade ve yoğun ilgi ve alaka gösterilen bir seçim oldu. Sonuçta ipi CHP adayı Ekrem İMAMOĞLU göğüsledi.
Kazananı öncelikle rakibi olan Binalı YILDIRIM bey tebrik etti. Biz de tebrik ediyoruz. İmamoğlu’nun başkanlığını sırasıyla tüm siyasiler de tebrik ettiler. Ayrıca Başkanımız Tayyip bey de tebrik etti. İstanbul seçimi seçim öncesi dileğimizde olduğu gibi seçim sonrası beş yıl için vatana ve memlekete hayırlı olur inşallah.
Unutulmamalı ki, herşeye rağmen hala ülke ve dünya siyasetinde bir Ak Parti ve Tayyip ERDOĞAN gerçeği var. Bu gerçekle hem ülkemiz ve hem de dünya siyaseti beraber yaşamak durumundadır. Görünen o ki, bugün düşman oklarının gösterdiği tek hedef hala ülkemiz ve Başkan ERDOĞAN’dır.
Başkan Erdoğan bu oklara karşı gönlündeki imanı, karizması, siyasi dehası, bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ve birikimi ile bu coğrafyanın en büyük ve en güçlü tek lideridir. Bu ülkede siyaset yapan/yapacak aktörlerin Tayyip beyin bu muazzam ağırlığının hesabını iyi yapmaları gerekir.
Bugün merak edilen, bu saatten sonra İstanbul seçimleri sonrası gerek Ak Parti gerekse karşısındaki muhalefetin nasıl bir yol haritası içine gireceğidir? İşin özü burası. Bunu da zaman gösterecek. Partimiz Ak Parti, bunca yılın ve bunca hizmetin ardından kaybedilen büyük şehirlerin yenilgileri üzerinden mutlaka muhasebe yaparak kendine yeni bir yol haritası çizecektir. Muhalefet ise geçmişte Kılıçdaroğlu örneğinde olduğu gibi, parlatılan ve ülke gündemine doğal olmayan usullerle sokulmaya çalışılan İMAMOĞLU üzerinden nasıl bir strateji geliştirecektir? Ülkemiz siyaseti yarınlarda bu iki gündem üzerinde oluşacaktır.
Şunu da hatırlamada yarar vardır ki, CHP’nin adında olmasına rağmen unuttuğu “halk” kitlesine dönmesi acaba mümkün olacak mı? Muharrem İNCE örneğinde olduğu gibi, İmamoğlu da gelecek zaman içerisinde Kılıçdaroğlu karşısında liderlik mücadelesi vererek o da er-geç refüze mi olacak? Yoksa Kılıçdaroğlu İmamoğlu’nun muhtemel liderlik sevdasını yok etmek için Tayyip beyi en çok eleştirdiği “tek adamlık” prensibi ile ezerek, ipleri elinden bırakmamayı mı seçecektir? Bekleyip göreceğiz. Zaman her daim en iyi ilaçtır.
Partimiz Ak Parti yaklaşık beş yıldır, yeniden yapılanma ve metal yorgunluğu için söylemler üretiyor. Gururumuz ve liderimiz Tayyip bey bunu defalarca dile getirmesine rağmen uygulamada hala ülkemiz genelinde elle tutulur bir mesafe kaydedilemedi. Küskünler ile barışılamadı. Küstürenlere hesap sorulamadı. FETÖ konusunun çözümünde hala belirsizlikler var. Beka sorunu, mülteciler, PKK, NATO, Birleşmiş Milletlerdeki duruşumuz, Avrupa ile ilişkiler ve Kürt meselesi hala sade vatandaşımızın anlayıp kabullenebileceği bir boyutta ifade edilemedi. Vatandaşla bu konularda partimiz felsefesi gereği gönlümüzdeki iletişim kurulamadı. Dış politikamız mecburen hala Rusya endeksli ilerliyor. Rusya ile yakın ilişki içinde olan İran ve ÇİN ile yol haritalarında hala belirsizlikler var.
Ak Parti hala kendi içindeki İrlandalılar meselesini halledemedi. Maalesef ortada iktidar ile nemalanan ama ülke gerçekleriyle beraber de yaşamak istemeyen bir grup var. Popülizm ve pragmatizm adına bu partinin kuruluş felsefesinde ortaya konulan prensiplerden hala ödünler veriliyor.
Tabii ki, bu olumsuzlukları sıraladıkça da gönlümüzde derin yaralar ve acılar hissediyoruz. Bugüne değin iktidarda olmanın sevinci ve rahatlığı ile bardağın hep dolu tarafına baktığımızdan özeleştiri yapıp geri beslemede başarılı olamadık. Ancak herşeye rağmen tek sevincimiz bu sancıların ilacının yine kendi içimizde ve kendi birlik ve beraberliğimizde yattığı bildiğimiz gerçeğidir.
Artık olan olmuş, partimiz yerel seçimlerde ülke çapında galip çıkmasına rağmen büyük şehirlerde yapılan onca hizmetten sonra siyaseten sorunlarımızın olduğu ayan beyan ortadadır.
Artık vakit, muhalefetin dediği gibi, durup zevali izleme zamanı değil, tepe noktasının dayanılmaz hafifliği hissetme zamanıdır. Muhalefetin ifadesinin aksine partimiz için zeval başlamamış, zevalin başlaması yerine 17 yıllık bu coğrafyaya hizmetin nihayetinde bugün yeniden durum değerlendirmesi yapıp yeni yol haritalarının belirlenmesi zamanıdır. Zira ülke genelinde bu milletin hedefleri ve idealleri adına milletin umut bağladığı tek partiyiz. Ne büyük mutluluk ki bu milletin sağduyusu ile hala dimdik ayaktayız. Ve hala millet olarak da, güne Tayyip bey gibi bir liderle uyanmanın hazzını yaşıyoruz.
Evet, tüm bunlara şükrediyoruz. Ancak çalan tehlike çanlarını da kulak arkası yapmak istemiyoruz. Önlem alınmalı diyoruz. Zira yaşlısıyla ve genciyle yirmi, otuz yıl öncesine dönmek istemediğimizi de hep birlikte tekraren dile getiriyoruz. Benden söylemesi…
İsmail TANIŞMAN