TRİLYONERİN SIRA DIŞI HAYATI
2010 yılında büyük ikramiyeyi kazanan ekmek fırını işçisi Nurettin Akgül, 7.5 milyon TL'lik servetine rağmen sade ve mütevazi hayatına devam ediyor.
13 Haziran 2013 Perşembe 14:39
Paranın gücünün yetmediğini de gördüm. Bir trilyonerin sıra dışı hayatı
2010 yılında büyük ikramiyeyi kazanan ekmek fırını işçisi Nurettin Akgül, 7.5 milyon TL'lik servetine rağmen sade ve mütevazi hayatına devam ediyor.
"Çok üzüldüğüm bir şey var. Hasta bir kızımız vardı, kurtarmak için elimden geleni yaptım ama kurtaramadım. Hastalığının ismini bilmiyorum ama o çocuğu kurtarmayı çok isterdim. 16 yaşında bir kız, fakir aile çocuğu. Çocuğun üzerine çok düştüm, ameliyet yaptırdık. Tek üzüldüğüm bu. Paranın gücünün yetmediğini, parayla olmadığını bir kez daha orada gördüm. Çok üzüldüğüm bir olaydı. Beni aracı vasıtasıyla buldular. Yardımcı olduk, 6 ay tedavisi sürdü ama olmadı. Ben babasını hiç görmedim. Babası seyyar bir iş yapıyormuş. Ankara'ya, İstanbul'a götürdüler ama yeterli olmadı. Yardım ederken insanlarla karşı karşıya gelmiyorum. Aracı arkadaşlarla gerekeni yapıyorduk."
Bilet almaya devam ediyor
"O yıldan sonra piyango bileti almaya devam ettim. Ben para çıkmadan önce de alıyordum. Isparta'ya geldiğimden bu yana alıyordum. Hala almaya devam ediyorum. 'Neden alıyorsun, artık çıkmaz' diyorlar. Çıkması için değil ki, alıyorum."
Kırk yılda bir Isparta'ya talih kuşu geldi, o da Yeşildere Fırını'nın emektar işçisi Nurettin Akgül'ün başına kondu. 2010'a merhaba dediğimiz gün, Milli Piyango İdaresi'nin 7.5 milyon TL'lik büyük ikramiyesini kazanan Nurettin Akgül, o geceyi ve sonrasını Yeni Ün'e anlattı. En büyük hayalini Arak Köyü'ne 24 derslikli modern bir okul binası yaptırarak gerçekleştiren Akgül, 2 yılda 2.5 milyon TL'lik bağış yaptı. Gerçek ihtiyaç sahibi kişilerin yardımına koşan, hastaların tedavisi için her türlü imkanı sunan Akgül, halen 60 üniversite öğrencisini okutuyor.
Trilyonluk servetine rağmen 30 yılının geçtiği Kafeler Caddesi'nde ailesi ile birlikte mütevazi bir hayatını devam ettiren Akgül, hala 100 m2'lik eski evinde yaşamaya devam ediyor. Yeşildere Fırını'ndaki işini gönüllü olarak sürdüren Nurettin Akgül, hayatının dönüm noktasını şöyle anlattı:
ÇİFTÇİ AİLESİNİN ÇOCUĞU
15.03.1964 tarihinde Şarkikaraağaç Arak Köyü'nde doğdum. Babamın adı Süleyman, annemin adı Keziban Babam çiftçilik yapıyordu. Ufak-tefek tarla işleri. Çocukluk yıllarım köyde geçti. Babam çiftçilik ediyordu. Tarımla uğraşıyordu. İlkokulu köyde okudum. İlkokuldan sonra Şarkikaraağaç'a gittim. Şarkikaraağaç Lisesi'nde okurken, yazın fırında çalışıyordum. Fırında pide yapardık, imalatta çalışırdım. Çırak olarak çalışırdım. 1980 ihtilalinden sonra Isparta'ya geldim. Geliş o geliş. İhtilalden sonra oralarda kalmak istemedim. Ortaokul sondan ayrıldım, Isparta'ya geldim. Isparta'da abim okuyordu. Kafeler Caddesi'ndeki Yeşildere Fırını'nın üzerinde abim oturuyordu. Buraya geldim. Burada çalışmaya başladım. 1980'den sonra çalışmaya bir başladım hala çalışıyorum. 30 sene bir fiil çalıştığım bir iş. Gece-gündüz fırıncılık yaptım. Fırında çalışırken akşamları parkta da çalışırdım. Belediyenin önündeki parkta çalışıyordum. Sonra geceleri bir kafede çalışıyordum. Gündüz fırın işi bitince ek iş yapıyordum. Eve yazıldıydım, para yetmiyordu. Çalışmak zorundaydım. 3 yıl ek iş yaptım. Kışın geceleri kafede, yazın da parkta çalıştım. 1988'de Fatime hanım ile evlendim. 2 çocuğum var. Oğlum Murat Yalvaç'ta meslek yüksekokulunda okuyor, kızım Merve de TED Koleji'nde lise öğrenimi görüyor.
ZENGİN OLDUĞUNU FIRINDA ÖĞRENDİ
O yıla kadar sürekli bilet alıyordum. 2010'a girdiğimiz yıl 2 tane bilet almıştım. O gece fırında çalışıyordum. Televizyonda numarayı gördüm 'bu namara bende' dedim. Hiç bileti cebimden çıkarmadım. Bayiiden alırken bileti bir kez görmüştüm. Daha bilete bakmadan 'Isparta' deyince 'bu bilet bende' dedim. Hiç bir şey hissetmedim. Fırında arkadaşlar vardı. Fırında bileti çıkardım, NTV gösteriyordu tüm numaraların tuttuğunu gördüm. Hiçbir şey söylemedim. Eve vardım hanıma 'büyük ikramiye bana çıktı' dedim. O da 'hayırlı-uğurlu olsun' dedi. Sonra yattık. Çok rahat uyudum. 3.5 gibi yattım, sabah 10'nda kalktım. Kahvaltımı yaptım, çıktım işe gittim. Yılbaşı ertesi sabah büyük bir güç beni kendiliğinden uyandırdı. 'Neden yatıyorsun, kalk' diye büyük bir güç beni uyandırdı. Bilet çıktıktan sonra 6-7 ay daha çalışmaya devam ettim. İlk aklıma gelen şuydu. Benim bir hayalim vardı. Karaağaç Mahallesi'nde bir bina vardı. Pazara gittiğimde 'eğer para çıkarsa bu daireyi alacağım' derdim. Parayı aldıktan sonra ilk o daireyi aldım. Oturmuyorum ama satın aldım. İlk o daireyi aldım. Pazara gelip-giderken dua ediyordum, nasip oldu. Yine çalışmaya devam ettim. Hiç bir zaman bu konuda arkadaşlarıma olsun, dostlarıma olsun büyüksenmedim. Aynı arkadaşlarımla devam ettim.
BANKA MÜDÜRÜNE 'BEN OKUL YAPTIRACAĞIM' DEDİ
Ziraat Bankası müdürüne gittim. Tanımıyordum. Müdür beyin ilgisi beni etkiledi. Geç vakit gittim, sağolsun yardımcı oldu. Akşam 17.30'a kadar işlemleri bitirdim. Müdür bey Ankara'ya gitti, parayı aldı, geldi. Aile dışında fazla kişi bilmiyordu. 1-2 kişi biliyordu. Ben cenabı Allah'a sığındım hiç çekintim olmadı. Hayatımızda hiç değişiklik olmadı. Ne oğlum, ne çocuğum ne de hanımım değişmedi. Para çıktığımda düşündüm 'okul yaptırmam lazım' dedim. Vali beye sorduk, Milli Eğitim'e sorduk. 'Arak Köyü'ne okul yaptırabilirsin' dediler. Çok kötü şartlarda eğitim-öğretim verilne bir okuldu. Benim zamanımda evden 2 odun alıyorduk soba öyle yanıyordu. Son zamanlarda kalorifer yapıldı ama yeterli değildi. Karar verdikten sonra 3 ay içinde yaptık ve teslim ettik. 24 derslikli bir okul yaptık. 1 milyon TL'nin üzerinde bir maliyetle 24 derslikli çok iyi bir okul yaptırdık. Okulu yaptırdıktan sonra taşımalı eğitimin merkezi oldu. 4 köyden çocuklar geliyor. Okulun adını Nurettin Akgül İlkokulu koyduk. Milli Eğitim'den sordular ben 'kendi ismim olsun' dedim. Okulu yaptırdık ama hala ilgileniyoruz. Çocukların formasını aldım. Çocuklar buraya çeşitli turnuvalara geliyorlar, yardımcı oluyoruz. Kendi okulumuz gibi ilgileniyoruz. 'Okulu yaptık-bitti' diyerek kıyıya çekilmedim.
Trilyoner oldu ama 6 ay işçi olarak çalıştı
Piyango talihlisi Nurettin Akgül, o süreci anlatırken ilginç bir anektot verdi. 2010'a merhaba dediğimiz gün 7.5 milyon TL kazanarak trilyoner olan Akgül, 6 ay boyunca fırında işçi olarak çalışmaya devam ettiğini anlattı. Akgül, şöyle devam etti:
"Yatırım fırsatları doğdu. Çok teklifler geldi. Isparta dışından diyenler oldu. Hiçbir zaman düşünmedim. Isparta dışına parayı çıkarmak istemedim. Burada bir iş yapmak istedim, yapadım. Başka bir iş anlamadığım için bir işe soyunamadım. 6 ay boyunca fırında çalışmaya devam ettim, maaşımı aldım. Emekliliğime 9 ay süre kalmıştı, 3 ay kalıncaya kadar çalıştım.
Akrabalarımızın hiçbir tanesi benden bir istekte bulunmadı. Eşime-dostuma yardım ettim. Fırsatçılar pek olmadı. Ufak-tefek bazı olaylar oldu. Kırıldığım anlar oldu. 'Olmadı' desek yalan oldu. Mesela geliyorlar 'borcum çok' diyorlar. Araştırıyorum hep kredi kartı borcu çıkıyordu. Bankadan soruşturuyordum adam aldığı parayı değişik işlerde kullanıyor ödemiyor. Ama ihtiyaç sahibi herkese yardımcı oldum. Okullara yardımcı oluyorum, eğitim malzemelerini temin ediyorum. Eğitime çok önem veriyorum. Eğitim benim için birinci öncelikte. Okulu da zaten bu yüzden yaptım. Keşke Isparta merkezede yapabilseydik ama olmadı. Isparta'yı düşündüm ama köye gittiğimde çocukların zor durumda olduğunu gördüm ve orada yapmaya karar verdim. Akrabalarımın hiçbir benden para istemedi. Ama ben kendim 'ne ihtiyacınız var' diye sordum ve kapattım. Ev almalarında yardımcı oldum.
Ben paranın faizini filan düşünmedim, banka müdürü ile pazarlık yapmadım. Sadece dedim ki 'ben okul yaptıracağım' Müdür bey sağolsun yardımcı oldu. 50-60 öğrenciye burs veriyorum, hala devam ediyor. Genelde üniversite öğrencisi. Isparta'nın içinden ve dışından öğrenciler var. Her yıl geçtikçe seçici olmaya çalışıyorum. Gerçekten ihtiyaç sahiplerine kesinlikle yardımcı oluyorum. Her ana-babanın düşündüğü gibi bizde düşünüyoruz. Çocuklarımızın eğitimine önem veriyoruz. Birisi TED'de okuyor, diğeri Yalvaç MYO'da okuyor. Çocuğumun iyi puan almasını isterim. TED lise bölümünün açılmasına çok sevindim. O yıl kızım liseye gidecekti. Ben hemen TED Koleji'ne yazdırdım, farkını hissediyoruz.
GERÇEK-SAMİMİ TALEPLERİ HİÇ GERİ ÇEVİRMEDİM
Biraz gayrimenkula yatırdık, biraz köyden ufak-tefek toprak aldık. Isparta'da birkaç dükkan aldık. 30 yıldır merkezde oturuyorum. Burada insanları tanıyorum. Esnafları tanıyorum. Hiçbir sıkıntı yaşamadım. Zaten vatandaş da diyor 'kendini hiç bozmadı' diye. Aynı hayatımıza devame diyoruz. Tabi bu arada ters düşünenler, laf çıkaranlar da vardı. Mesela ' Antalya'da geziyor' derlerdi. Para çıkmadan önce her yıl 10 gün tatile giderdim. 2011'de tatil yapamadım. Zamanım olmadı. El işi ile uğraşmaya başladım. Bana denk gelmedi ya da çocuklarımın zamanına gelmedi. Gidiyoruz ama 2 gün tatil yapıp, geliyoruz. Daha önce 10 gün tatil yapıyorduk. Para çıktıktan sonra 10 gün tatil yapmadım daha. Sade hayatıma devam ettiğim için 'bu para nereden çıktı' demiyorum. Ama yük oldu. İnsanların yardım konusunda çok büyük istekleri oldu. İlk yıl yaptım, ikinci yıl seçici olmaya başladım. Bazı arkadaşlarım yalan söylemeye başladı. Geliyorlar benden para istiyorlar 'ne ihtiyacın var, ben alayım' diyorum. Adam 'bana para lazım' diyor. O zaman 'sen bir dur' diyorum. Gerçek, samimi taleplere kesinlikle yardımcı oluyorum. Ama öbür türlü isteyenler de çoktu. Onları seçiyorduk. Zaten onlar da ümidi kesti. Fırsatçıların tavırları beni çok üzdü. Onlar da anladı artık bu işin olmayacağını. Aynı evde oturuyorum. Kafeler Caddesi'nde fırınının orada. Bu yıl haziran ayı sonunda yeni evimize taşınacağız. 30 yıldır ayın evde oturuyorum. 100 m2 eski bir evde oturuyoruz. Evim var, kiracılarım var. Ülkü Ortaokulu'nun orada kendi evim var, oraya gideceğim. Renkli bir hayatım olduğu için gürültüyü seviyorum. Gitmemin sebeplerinden birisi odur. İstesem yeni aldığım evlerimde oturabilirdim. Ama gitmeyi hiç düşünmedim. Buralardan kopamadım, arkadaşlarım çok iyi. 19 yaşında buraya geldim, hala buradayım. 49 yaşındayım. Zaman zaman kahveye geliyorum, oyun oynuyoruz. Fırsat buldukça eşe-dosta ziyarete gidiyorum. Kafeler Caddesi'nde bir esnafa gitsen yarım saat kalkamazsın. Akşam oluyor, evin işleri ile uğraşıyorum. Onun dışında yaptığım bir şey yok.
Dedikodulara direndik, MHP'de siyasete mahalle temsilcisi olarak başladım
Piyango talihlisi Nurettin Akgül, dedikodulara direnerek ayakta kaldığını da söyledi. Eşi ve çocuklarının hiçbir zaman dedikodulara kulak asmadığını kaydeden Akgül, MHP'yle ilişkilerinin yeni olmadığının altını çizdi. Akgül, şöyle konuştu:
"Arkamızdan çok konuşan oldu. Dedikodu çok yaptılar. 'Başka karı alır' dediler. Hiçbir zaman yapmadık. Aileme söylemiştim. 'Dedikodusu bizi yıkmaya çalışacak, biz direndikten sonra kimse yıkamayacak' diye uyarmıştım. Dışardan lafları duyunca etkileniyorduk. Övücü sözler dışında ileri-geri konuşanlar olunca eşim çok üzülürdü. Ben 'bizim huzurumuzu bozmak için yapıyorlar' diyordum. 2 yılda 2.5 milyon TL'lik bağış yaptım. Gayrimenkul aldım, 50-60 çocuk okutuyorum. Para olduğu yerde durmuyor. Zaten o para durdukça insanların gözüne batıyordu. Böyle bir paranın durması insanların gözüne batıyordu. Siyasi anlamda düşünce fazla yok. MHP'de yöneticilik yapıyorum.
Şarkikaraağaç'tayken siyasete girdim. Buraya geldiğimizde de siyasete girdik. Mahalle temsilciliği yaptım. Kutlubey Mahallesi temsilcisiydim. Görevler değişti. Siyaseti çok seviyorum. Sonra yöneticiliğe girdim, şu anda Merkez İlçe yöneticisiyim. Gerçekten ihtiyaç sahibi insanlar partiye çok geliyor. Yapabildiğimizi, yapıyoruz. Ben rahmetli Muammer Bayhan tarafından bu yana siyasetin içerisindeyim. Birçok il başkanı ile çalıştım. Bence siyasetin en güzel tarafı dışarda. Sokak siyaseti her zaman iyi. Benim mahallemden MHP hep birinci sırada çıkardı.
YATIRIM YAPACAKTIM AMA SOĞUTTULAR
Unlü mamüller üzerine bir yatırım yapmak istedim. İlk zamanlar düşündüm. O zamanlar dükkan yoktu. Birkaç yeri araştırdım. Adamlar yüksek fiyatlar söyledi. Beni rencide etti. 'Burada hiçbir iş yapılmaz' dedim. Yine de bunlar yaşansa bile yapmak istiyorum. Isparta'nın ekmeği çok güzel. Isparta halkı temiz ekmek yiyor. Denetimlerde yapılıyor. Isparta'da fırınların pis olduğuna inanmıyorum. Isparta'da ekmeğin kalitesinde rekabet yaşanıyor. En güzel ekmek nasıl çıkar diye düşünülüyor.
2010'ndan sonra piyango bileti almaya devam ettim
"O yıldan sonra piyango bileti almaya devam ettim. Ben para çıkmadan önce de alıyordum. Isparta'ya geldiğimden bu yana alıyordum. Hala almaya devam ediyorum. 'Neden alıyorsun, artık çıkmaz' diyorlar. Çıkması için değil ki, alıyorum. İddia oynuyorum. Zevk için oynuyorum, futbolu seviyorum. İddia oynuyorum, futbol izlerken kuponu kontrol ediyordum. Oradan gelecek paraya ihtiyaç olduğundan değil, seviyorum. Ufak-tefek kazançlarımız oldu. Kazandığımız parayı da yardım için kullandık. Hayalla yaşamak çok güzel bir şey. 'Çıkarsa bunu yapacağım, şunu yapacağım' diyordum. Hepsini yaptım. 'Okul yapacağım' dedim, yaptım. Köyümün kabristanlığını çevirdim. Okul tamamen yenilendi. Bir işyeri düşündüm, 20-30 kişiye iş imkanı sağlamak istedim. Ama olmadı. Ekmek işini düşündüm ama olmadı. Bir türlü denk gelmedi. Yüksek fiyat çekenler nedeniyle soğudum. Ispartalı bir abinin Antalya'da dükkanı vardı, gittim araştırdım. Dükkan kapalı, tranvay geçmiş cadde ölmüş. 'Kaç para' dedim. '2.8 milyon' istiyor. Böyle fırsatçılar oldu. Zamanla öğrene öğrene bu günlere geldik. Bir arkadaşın yalanına düştük. Borcunun olduğunu söyledi ama olmadığını 1 sene sonra öğrendim. Beni çok üzdü. Kolay kolay tuzağa düşmem aslında. Ben yardım etmeyi seviyorum. Önce de yardım ediyordum. Para beni hiçbir zaman bozmadı. "
YENİ ÜN DERGİSİ
DİĞER HABERLER